Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 İNSAN PARADİGMALARI

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

İNSAN PARADİGMALARI Empty
MesajKonu: İNSAN PARADİGMALARI   İNSAN PARADİGMALARI EmptyC.tesi 5 Ağus. - 0:44

İNSAN PARADİGMALARI

Hz.Mevlâna,imân sahiplerinin baatılı-küfrü teşhiste 7 derecede değerlendirir.
1)Küfrü-baatılı ve zehrini görür görmez tanıyıp,anlayanlar,
2)Küfrün zehiri dudağına dokununca anlayanlar,
3)Boağazını yakınca anlayanlar,
4)Bedeninde çıbanlar çıktığında anlayanlar,
5)Def’i-hacette,tuvaletteyken anlayanlar,
6) Aylar-yıllar sonra anlayanlar,
7) Mezarda azabı tadınca anlayanlar.*

Mingayrihaddin,ben bu yazıda bir zihin temrini yapmaya kararlıyım.
Modern bilim,insanları hayvanlardan ayırd eden “yegâne” etmen olan akıl paradigmalarını genel olarak,”kategorik akıl” ve “analitik akıl” olmak üzere,
iki şıkta değerlendirir.

Kategorik akıl sahipleri,gördüklerini,duyduklarını;hissettiklerini,algıladıklarını ya tümüyle benimser,kucaklar,kabül eder ve ya öteler,atar,reddeder;süpürür ve ber-hava eder.

Buna mukabil analitik akıl ise,eler,seçer,değerlendirir,tartar,tartı-şır,vasfveder;iyiyi kötüden,güzeli çirkinden,doğruyu yanlıştan;hakkı batıldan seçer ve değerlendirir.

Tabiri amiyanesiyle:analitik-selim akıl ,bir düzlemdeki nesnenin farklı boyut ve içeriklerinin var olduğunu bilir ve ona göre yaklaşır,irdeler,tanımaya çabalarken,kategorik akıl ise,bir düzlemdeki nesneyi salt gördüğü açıdan
bakar ve yüzeysel,sathi bakış açısıyla kesin hüküm verir ve sürekli yanılır.

Kategorik akıl,çok basit,çok yalın ve çok sığı iki kanaldan işler:ya siyahtır ya da beyaz;aradaki tonları göremediği,algılayamadığı için reddedip inkâr ederken;
analitik akıl, çok derin ve boyutlu bakış açısıyla gözlemleyerek sabır,metanet ve azimle tartar,tartı-şır,dener,irdeler,ölçer ve ihtiyat payını her zaman göz önünde tutarak tezini açıklar.Analitik akıl siyah ile beyaz arasında çok belirgin ve çok bilinen tonları idrakinde değerlendirirken,iki renk arasındaki yanılsatıcı,flu olan nüansları da nazarı dikkate alır..

Kategorik akıl sahiplerinin cerbezeli olanlarının en derin ve en kapsayıcı zihnî yetenek ve kabiliyetleri bayram kürsüsünden habbe kadar fazla değildir;ihtiyat ve temkin kategorik akıl sahiplerinin lügatlerinde yoktur,keskin,kesin ve katı bir uslüpları vardır;gürültücü ve şamatacı,şabloncudur aynı zaman.

Analitik akıl sahipleri ise,ciddî vakurane tavırlı, mütehamil ,zorlukları aşma ve uzun yol yürümeyi gözen alan , işledikçe,çalıştıkça kendi içlerinde yenilenen ve yinelenen yapılarıyla öfkelerini dahi estetize ederek olayları çözmeye yönelirken ,çok derin ve anlamlı sır idrakinin sahibidirler.Sır idraklerinde tüm fenomenleri süzer,eler ve ayrıştırır,olgunlaştırır ve sonra temkinli ve ihtiyatlı bir uslüpla tebarüz ederler.

Kategorik akıl sahipleri Mecnun’un Leylâ’ya olan şarkıyı,şarkının güftesini-şiirini ezberleyebilirler ama asla “aşk”ın özünü ve öznesini kavrayamazlar.


Analitik akıl sahipleriyse,bütün zorlukların içinde kolaylıkları bulur ve tüm uçurumları “aşk”la köprüleyip,gerdanlayarak maksudu menzillerine ulaşırlar.

Kategorik akıl sahiplerinin Leylâları kuru,kara ve çirkin bir kızken,analitik akıl sahiplerinin Leylâları ise sevgi,muhabbet,diğergam,hamiyetperver ve hayat ile mematın şarkısını terennüm eden güzeller güzeli bir dilberdir.

Kategorik akıl sahiplerinin çok şuyuu bulmuş şekliyle bir başka özellikleri de kemiyeti (rakamlara dayalı,sayısal) tek değer kabül etmeleridir..

Analitik akıl sahipleriyse,kemiyet ile keyfiyeti (vasıfı,niteliği,kaliteyi) orantılı,dengeli tutup az materyalla,az malzemeyle,az nesneyle çok kârlı ve verimli ;öz ve özgün,uzun ömürlü değerleri inşa etmektedirler.

Kategorik akıl sahipleri tümüyle dışa yönelik oldukları için her zaman korku ruhlarını kemirir,kalabalık içinde de yalnızlık hissinden kurtulamazlar,sürekli bir cendere haleti ruhiye içinde yaşarlarken,analitik akıl sahipleri iç ve dış,hayat ve mematlarını orantılı ve sağlıklı tutmayı becerdikleri için, kuytu-tenhalarda bile kalabalık yaşayabilir ve en verimli süreçlerini sürdürürler.

Analitik akıl sahipleri alkıştan,tezahürattan hoşlanmaz,abartıların kendilerini kir ve pas içinde eskiteceğini,yıpratacağını bilirler,dolayısıyla tevazu içinde yücelirken,kategorik akıl sahipleriyse kendilerini desteklediklerini var saydıkları kişilerin hermenotik alkışları tek dayanakları ve yegâne gıdalarıdır.

Kategorik akıl sahipleri genellikle tahammülsüzdür,zîrâ kendilerinin dışında bir düşüncenin var olabileceğini tasavvur edemezler,öne sürdükleri şablon ve sloganları nass gibi taktim eder,seçenekleri redderderler;dolayısıyla tartı-şamazlar,sürekli çekişir,ifrit tıynetteki bu makule,çekişecek birilerini bulamazlarsa aynaya bakar kendilerini çekiştirir ve yerden yere vururlar;böyle bir ahvalde ya kendileri intihar eder,canlarına kıyar ve ya saldırganlaşarak birini katlederek cinayet işleyebilirler;yumurtalarını pişirmek için tümüyle ülkeyi ateşe vermekten asla çekinmezler.

Kategorik akıl sahiplerinin “zaman-tarih” kavramları son derede yalın ve sığı olduğu için, “günü ve süreci” değerlendirmede de şabloncu bir bakışla, “gerici-ilerici” ve benzerî vesvese’i-şeytanın süflesi kavramlarla ya her şeyi siler,atar,süpürür ve ya hepsini alır,kucaklar ve kamuyu çıfıt çarşısına çevirir,huzuru bozarlar..

Kategorik akıl sahiplerinin iblis ve ifrit tıynetlileriyse, “hava bulutlu” sözünü duysalar, “siz bana ördek mi diyorsunuz?” diyerek muhatabının yakasına yapışır ve sokak ortasında tırı-vırı çıvgar tiyatrosunu oynatmaktan zevk alırlar.

Bu makulenin en büyük hünerleri ve servetleri de gayri sahih ve gayri hakikat eylemlerle gözbağıcılıkla var olabilecekleri tek ortam olan kaotik bir süreci gündemde tutmaktır,bu, vakti merhuna kadar bir kağuçuk gibi uzar ve son haddine gelince kopar,kopunca da sahibini yerleyeksan eder,rüzgâr eken iblis akıl,artık fırtına biçer;ama çevresine de çok büyük zaiyat verir.

Kategorik akıl sahiplerine atalarımız, “yalancı pehlivanlar” adını da vermişlerdir,sürekli peşref çeker,nara atar ama bir sefer olsun ciddî bir müsabakaya girip güreştikleri görülmemiştir.

Onların bilinen bir başka marifetleri de kavaldan zurna çıkarmaktır.Bu sayede büyükçe bir kesim halkın,kimi zaman da ezici çoğunluğun sempatisini ve desteğini de kazanırlar.

Bilimin ve analitik aklın sınırı vardır, ama kategorik akıl sahiplerinin sınırı yoktur,her şey onlar için mübahtır,o nedenle atalarımız, “cehlin sehli olmaz” demişlerdir..

Yine asırların kültür birikiminden usarelenen, “kerameti kendinden menkul” deyimi de bu minvalde söylenmiş ve literatüre kazanılmıştır.

Kategorik akıl sahiplerinin kantarı,terazizi,kıstası vesvesül hannastır..
Bu pasajla birlikte,birden bire Mahmut Toptaş Hoca’nın İstanbul Müftülüğü’nde vaiz bulunduğu sırada kaleminden okuduğum hatırası tulû etti:

12 Eylül İhtilâlinde,hapishanelerde mahkümlara dinî,ahlâkî tebliler sunduğu süreçte Marksist-Leninist mahkümlardan biri, “Hocam,ben denize düşsem ve beni bir balina yutup yese,o balinayı avcılar avlasa ve etini binlerce kişiye yedirseler,Allah beni ahrette nasıl bir araya toplayıp yargılayacak?” şeklindeki prototip kategorik akıl sahibine Toptaş Hoca’nın cevabı şu mealde:

“Sen hiç yoktun,Tanrı Tealâ,validenizle pederinizi vesile kılarak annenizin karnında küçücük bir hücre (embriyo) olarak yarattı,zigot hücre aşamalarıyla şekillendirip 9 ay sonra doğumunuzu gerçekleşüirdi ve annenizin sütünü emdiniz,Erzurum’un peynirini,Karamın’nın bulgurunu,Kayseri’inin pastırmasını,Edirne’nin ayçiçeği yağını,Gemlik’in zeytinini,Bursa’nın şeftalisini,Yalova’nın elmasını,Adana’nın domatesini,Mersin’nin portokalını,Diyarbakır’ın karpuzunu,Manisa’nın Kırkağaç kavununu yedirdi ve seni toplayıp büyüttü,şimdi gördüğüm kadarıyla 80 kilogramdan aşağı olmayan bir Âdem vucüda getirdi,aynı minval üzere seni ahirette de toplayıp vucüda getirdikten sonra yargılayacaktır.”

Her şeyi mertek hesabıyla ölçüp biçen kategorik akıl sahibi Marksiste mahküm ise tek sözü şöyle olmuş: “Toplar Hocam,toplar..”

Yazıyı nihayetlendirirken,aklına,zekâsına çok güvenen İblis’in karakter ve kimliğini olanca beraklığıyla tebarüz eden bir fıkrayı da yazıverelim:

İblis,uçsuz bucaksız bir çöl yolculuğunda,yönünü yitirmiş,şaşkın bir hal ile susuzluktan da içi çayır cayır yanarken rastladığı bir vahada karpuz kesip yarısını yedikten sonra yola revan oluyor,bir süre sonra aklına geliyor ve gerisin geriye hızla dönüp kalan yarım karpuzun üzerine yestehliyor ve tekrar yola koyuluyor,ancak yolculuğunun nihayetine varmadan önce,ciğerleri hararetten tekrar yanmaya başlayınca,yine rüzgâr hızıyla geri dönüp yestehlediği kalan yarım karpuzu da yiyor.

Efendim,Türkiye’yi baba yadigârı çiftlikleri,Türk milletini de ırgatları gören ve bugüne kadar hep bu minvalde siyaset yapagelmiş,okumuş-yazmış egosantrik adamların öbeklendiği ve muhalefeti bile beceremeyen bir siyasî partinin mücellâ adamlarının öteden beri toplumumuzun huzurunu bozup şu son günlere gelindiğindeki hallerine bakıp şaşıyor ve gelecekteki gün ve aylarda nasıl bir şirretliklere tevessül edebileceklerinin kuşkusuyla dehşetengiz izlerken bu yazıyı kırık-dökük ve dağınık da olsa bitirirken beceriksiz,şamatacı,slogancı,acımasız,süreti haktan maskeyle Türk devlet ve milletini Tanrı Tealâ melanetlerinden korusun,analitik akıl sahiplerine de asıl ve esas fiilleriyle ve cesurane harekete geçmelerini diliyorum.
Dip not:
*Tahir’ül-Mevlevî,2588-2596..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İNSAN PARADİGMALARI
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Siyaset :: Genel Siyaset-
Buraya geçin: