Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4-

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4-   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyÇarş. 18 Nis. - 23:46

Mustafa Bîhaçlı

[email]mbihacli@hotmail.com[/email]

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI—4-

Bu yazıda “Bosna i Hersek-Türkiye ekseni” ni irdeleyeceğiz ; ama Türkiye ağırlıklı, bu dizi yazının önceki serilerinde vurguladığımız üzere,kendimize iğneyi köküne kadar sonra Türkiye’ye ; Türklere çuvaldızı batıracağız!!



Özelde biz Boşnakların “ötekisi kendisi” tespitini genel çerçevede değerlendirirsek koskoca Türkiye’nin de ötekisi kendisidir ; bunda zerre kuşku yok. Konuya ilişkin irdelemelerimizi hüküm cümleleriyle değil , suallerle gözler önüne sereceğiz.



TÜRKİYE NİÇİN GERİ KALMIŞTIR?



Niçin cennet güzeli ülkemiz Türkiye geri kalmıştır? Geri mi kalmış, yoksa birileri tarafından bilinçli ve kastden mi geri bıraktırıl mıştır? Niçin dünyanın en soylu ve en çalışkan olan biz Müslüman Türkiye halkı sefalet içindeyiz? Daha acısı ve daha yakıcı olanıysa niçin ahlâksız ve aymaz, tembel bir millet olduk?



Niçin rezil iç ve dış borç adı altında soygunlara maruz bırakıl mışız? Niçin bizim devletimizin bütçeleri sürekli açık veriyor? Açık bütçe idamlık suçtur, zira açık bütçe demek,(“devletin-milletin”) kaynaklarının birileri tarafından yüzsüzce ve pervasızca hırsızlandığının kanıtı değil mi? Kuşaklar boyu Türkiye’yi ve Türk milletini soyan kimlerdir? Bu hırsız zümreler kimdir?



Bugüne kadar niçin toprak reformu yapılmamıştır? Toprak reformu yapılması yerine ülkemizin uçsuz bucaksız ovaları, mubbit vadileri,zümrüt yeşili dağ ve dağ yamaçları ; cennet köşeleri deniz sahil ve koyları,adaları birileri tapularına geçirdiği bilinen şeylerden.! Kim bu zümreler? Hatta öylesine pervasızlar ki,isteseler Çankaya bahçelerini bile tapularına geçirebileceklerini söylüyorlar!! GAP’ı birileri kaptığını basın yazıyor ama Türkiye milleti duymuyor, gaflet tulumunda horul horuldur!!



Çoktan orman niteliğini yitirmiş, mantar gibi türemiş --başlangıçta-- gecekondular, ardından dağ gibi apartmanların dikilip , ormanlık arazi niteliğini yitirip çoktan kent olmuş yerlerin adil bir şekilde ; hukuk çerçevesinde halka tapu verilmek suretiyle devletin edineceği milyarlarca YTL’ lik geliri kendi kasalarına akıtamayacakları nedeniyle karşı çıkan güç çevreleri kimlerdir? Boğaz’daki ormanlık alanları talan edenler ; bir kişiye yüzlere varan kaçak villâların hukuk kapsamına dahil edilmesi girişimlerine devletin seçilmiş bakanlarını dahi korkusuzca tehdit edebilen çete-mafyalar nereden güç alıyorlar?



Orman niteliğini yitirmiş, çoktan kent olmuş yerlerdeki vatandaşlarımızın makul fiyatla ödeme yapıp helâl kazanç ve mal sahibi olmanın yanı sıra devletin eline geçebileceği muazzam miktarlarda ki, 30-35 milyar Dölâr para gelirinin yatırıma, istihdama ; halkın refahına sarf edilmesine karşı gelen hangi güç odaklarıdır?



Sayın Başbakan R.T.Erdoğan , iktidar koltuğuna oturduğu aylarda, “..bu yıl 73.5 milyar Dölâr borç ödemek zorundayız” şeklinde ki sözünü herkes hatırlıyor..Yine sayın Başbakan seçime gidildiği günlerde açık hava mitinglerinde halka hitap ederken: “..elimizde sihirli değnek yok , iktidar koltuğuna oturur oturmaz zorluklar , sorunlar , sefalet sona ermeyecek ,dobra olmak zorundayız , biz farklıyız, biz halkımızı aldatmayacağız , ben milletime iktidarımızın üç yılı süresince acı yudumlayarak,sıkıntılar içinde geçeceğini söylüyorum , ancak üç yılın ardından milletimizin cebine bir şeyler girecek ve rahatlık , refah geleceğini söylüyorum ; bize güvenin” şeklindeki vaadini de herkes biliyor!!





Pekiyi sayın Başbakanımızın vaadi yerine geldi mi?! Cennet güzeli vatanımız Türkiye’nin acısı, sefaleti sona erdi mi? Türkiye’nin borç boyunduruğu azaldı mı, yoksa bu iktidar döneminde fazlalaştı mı? Bu iktidara asla oy vermemiş oldukları halde, bu iktidarın sağladığı imkânlarla servetleri 5-6 kat artırmış olan zümreler kim?



TÜRKİYE’Yİ SOYAN VE TALAN EDENLER KİM?



Niçin millî gelirimiz kişi başına ---gülünç bir şekilde--- 3 bin Dölâr , neden 40 bin Dölâr değildir? Ankara Ticaret Odası (ATO)’nın kamuoyuna açıkladığı raporda, Türkiye, son (“20 yılda ‘iç-dış borç ve faiz hortumuna’ 1 trilyon 236 milyar Dölâr akıtmış”) ; bu ültra eşkıya örgütü kim?





Sayın Başbakan, iktidar koltuğuna oturduğu ilk yılı içinde, Türkiye’yi soyan laikçi oligarşik güç odaklarına yönelik: “..damarlarından girdik” şeklinde umutlandırıcı bir söz sarf etmişti , ama kursaklarına indirdikleri tüyü bitmemiş mazlumun, dul ve yetimin hakkını tazmin/aldığını söyleyemedi!!





Adalet Bakanı sayın Cemil Çiçek, bir gazeteciye verdiği söyleşisinde şunları söylüyordu:



“..soyulduk , bedelini hep beraber ödüyoruz..İçeride bir Allah’ın kulu yok! İlgili kuruluşlar savcılara delil vermiyor! Çünkü işin içinde bazıları var!! 20 tane kamu bankasının içi boşaltıldı, bu kadar hırsızlık olurken, murakıplar görevlerini yaptı mı, yapmadı mı? Yapmadıysa, işe oradan başlamak lâzım..Yaptılarsa, onların verdiği raporları aylarca yargıya intikal ettirmeyenlerle ilgili soruşturma yapıp, bunların içeri alınması gerekir..Banka soygunları, münferit adi bir hırsızlık değil, organize bir suç!! Bunlara akıl veren hukukçular, iktisatçılar, mali müşavirler var!! Bu kadar organize bir olayı devlet zamanında görmedi mi?!! İşin papazlığı bu tarafta! Bu kısım çözülmeden neticeye ulaşmakta ciddi zorluk olur!!”



Aklıma geldi birden: devlet kasasından cüzdanlarını doldurup; devlet zengini yapıldıktan sonra özelleştirme ihalelerine katılan hangi ayrıcalıklı zümrelerdir? Mezkur alıntıda Bakan’ın “..işin içinde bazıları var” dediği kim onlar?





Sanayici ve İş Dünyası diye tesmiye edilen bir kesim var ki, --açıklanan resmî raporlara göre--, gelirlerinin yüzde 82 oranında “faaliyet dışı kazanım!” olarak açıklandı ; ama iktisat literatüründe böyle bir kavram yok mu diyorsunuz? Evet, yok tabiî!! Bu Türk mücizesi(!) Erke Dönergeci’nden de gülünç-acı bir şey; buna atalarımızın deyimiyle söylersek davul tozu , minare gölgesi bir şeydir ; varsa göbeğiniz alın kucağınıza hoplatın!!



Ama “faaliyet dışı kazanım” deyimine gülemezsiniz, zîrâ, parmaklarını oynatmadan, tek damla alın teri silmeden, bir yumurta bile üretmeden , tek bir hizmete imza atmadan sadece faizden , tefecilikten ; kravatlı , cilâlı hırsızlıkla elde ettikleri zıkkımın adını perdeleyerek, kılıf uydurarak ”faaliyet dışı kazanım” şeklinde açıklanmıştır ; ünlü ilâhiyatçı- hukukçu Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk adı geçen tefecileri şöyle tanımladığını ulusal basın ve medya açıkladığını anımsamanın tam yeri: “..öksüz , dul, yetimin hakkını yiyen; kanları zehirli Allahsız yobazlar!!” Bu Allahsız yobazlar kendilerini “Beyaz Türk-ler” şeklinde tesmiye ederler ve Müslüman Türk Milletine kendi mahfillerinde “Acı soğan” dedikleri bilinir!



T.C.Devleti ve milleti ne hale düştü görüyor musunuz? Yakın irtica tehlikesi, bölücülük, türban-başörtüsü uyutuşum tiyatrosuna bilet aldınız mı? Kokteyl- şampanya, rakı isteyene devlet kesesinden!! Gümüş yüzük,sarık,kara çarşaf vs!! Türkçe ezana (var mış gibi) ne zaman geçilecek? Kadınlar da teravih , Cuma, cenaze namazlarına niçin katıl mıyor? Bu tarla susuz tarla , de ha Mehmet Emmi!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazzının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyÇarş. 18 Nis. - 23:48

MIZRAK BAŞÖRTÜSÜNE SIIMIYOR!!



Ama bir gerçek var ki, mızrak Münevver Arınç ile Emine Erdoğan Hanımların türbanlarına sığmıyor! Bir şey daha var ki,artık herkes bilmektedir: birilerinin anneleri başörtülü, namazında niyazında Hace Hanım, babaları da takkeli Hacı Efendi, sakallı , eli tespihli ve bunların anne ile babaları yüce dinimizi siyasete alet(!) etmiyor, fakat onların çocuk ve torunları devleti hırsızlıklara, soygunlara alet ediyorlar!!



TÜRKİYE UTAN MALI!!!



Pekiyi, bugüne kadar Türkiye neden bilgi ve teknöloji üreten bir konumda değildir? Niçin Türkiye’nin ovaları, derin ve verimli vadileri boştur? Türkiye kendi ihtiyacı olan buğdayı bile niçin üretemiyor? Niçin üniversitelerimiz çift sıfır çukurdur?



Türk Milleti’nin göz bebeği Peygamber Ocağı Ordumuzun dünya barışına katkı sağlayacak millî savunma sanayisi neden kurulmadı? Kurulamadı, imkânlar mı el vermedi , yoksa içimize hulül etmiş bazı güç odakları tarafından kurdurulmadı mı? Türkiye Tank modernizasyonunu İsrail’e yaptırmakla utanmalı, bu bir yüz karasıdır!! Halen uçak,otomobil sanayisi-üretimi bulunmayan Türkiye Kore’den utanmalı!.Pek yakında sınır komşumuz İran’dan da utanmalı konumuna düşeceğe benziyor!!





TÜRKİYE’NİN EŞİ-BENZERİ YOK!!





Bir dünya haritasını önümüze koyup baktığımız zaman, İstanbul Hava Limanı’ından kalkan bir uçak, yaklaşık 5-6 saat uçtuğu taktirde –-amiyane deyimle—dünyanın dört bir yanına öteki tarafına ya da dünyanın öteki ucuna varabiliyor ; bunun bir başka eşi-benzeri var mı? Hangi açıdan bakarsak bakalım İstanbul AvrAsya’nın başkentidir!!



Türkiye yer altı, yerüstü doğal zengin kaynakları, genç ve dinamik nüfusuyla, tarih ve kültürel kurucu devlet tecrübesiyle eğer aklı başında bir yönetime ; Millî bilinci sağlıklı ve hamleci olsaydı , bugünkü gibi dünya ülkeleri arasındaki gülünç konumuyla değil, “kurucu-özne”, tarih ve kültür, bilim üreten imkanlarıyla zirve ülke olabilecekti.



TÜRKİYE’NİN AYAKBAĞI DİKTALAŞMIŞ

BÜROKRATİK OLİGARŞİDİR!!



Türkiye’nin özündeki büyük kuvvete katılabilecek değerlerden, kazanımlarından, (“maddi-manevi”) , (“siyasi-iktisadi”), (“sivil-askeri”) , (“bilim-sanayi”) büyüme ve gelişme imkânından korkan Türk’ten daha büyük Türk rolünü çok iyi oynayan , suret-i haktan gözüken; merkezde yer alan ; suyun başını tutmuş ve Türkiye’nin can damarlarını eline geçirmiş , diğer bir ifadeyle (“çevreyi-milleti dış güçlerle sömüren işbirlikçi”), sonradan görme bir burjuva vardır.



Niçin bu böyledir? Aklı başında, ileri ülkelerde bürokrasi, iktidarda bulunan sosyal sınıfın işlerini tedvire memur bir zümreyken, Türkiye’de bu tam tersidir; üst düzey konumdaki bürokratik oligarşi hukuk kapsamı dışında dokunulmaz güvenceye sahip kendi başına Türkiye’nin gelişmesinde ayak bağı olan bir dikta konumundadır!..



Basına baskı, hukuku yönlendirme ; milletvekilleri, bakanları süngüye oturtma tehditleri , konumlarını korumak amacıyla suikast tertiplemek,sadece devlet kurumunda bulunması gereken;başkalarının elinde bulunması halinde idamlık suç olan patlayıcılar ; büyük kent merkezlerine bomba attırmak ve kurtlara özgü sisli havada avlanmak ; bu sayede halkı sindirmek, yönlendirdikleri ve yönettikleri crypo büyük medya-basın vasıtasıyla Türk milletini aldatmak , psikolöjik baskı uygulamak ; sorgulanan insanların ifade dosyalarına aslı-faslı olmayan , kendi el yazılarıyla dosyalara yalan metinler sokmak, suçsuz insanları karalamak, fişlemek ; kamu bankalarını soymak , devletin kaynaklarını talan etmek, uluslar arası silah tüccarlarıyla işbirliği yapmak, gibi ilk akla gelen yüz kızartıcı suç işleyen oligarşik bürokrasi, düşman ordularının işgal ettiği ülkeler derekesine indirgemişlerdir cennet güzeli Türkiye’yi !!



TÜRKİYE’Yİ SOYAN KRİZ ZENGİNLERİ!!



Mezkur suâl ve tespitleri teyiden 1994 yılının şubatında gündeme “Kara Çarşamba” adıyla tarihe geçen Merkez Bankası soygununu hatırlamamız yeterlidir ; mezkur tarihteki bazı gazete nüshalarına bakarsak, sürmanşetten, “Kriz Zenginleri Açıklandı” şeklinde kamuoyuna duyurulmuştu.



Türkiye’nin en büyük sanayi ve iş adamları ile hukuk kapsamı dışında dokunulmazlık zırhına sahip üst düzeydeki bürokrasi ve onların yönlendirdikleri medya patronları, bir kesim siyasetçi makulesi işbirliğiyle önce Merkez Bankası’ndan --içlerinde Amerikan Bankası Chase Monhatan’nın da bulunduğu-- 44 bankaya 184 milyon Dolârı hortumlattılar, sonra devalüasyon ilân edilmiş ; devalüasyon kararını da ilk olarak Reuter Ajansı tarafından ilân edilmesinin zihinlerde ki sorulara halen berrak bir cevap bulunamamıştır!!





Merkez Bankası’nın soygunundan sonra , 15 bin TL’ye yakın olan Dölâr devalüasyon ilânının ardından 30 bin TL’ye fırlamış ve Ardahan’dan Edirne’ye, Anamur’dan Sinop’a kadar tümüyle biz Türk Milleti soyulmuş ve yoksullaştırıldık. Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür , ama arşivler nisyan ile malul değil, 2000 kasımında aynı sömürücü oligarşik güçler 7.5 milyar Dölâr, 2001 şubatında da 5.5 milyar Dölârı Türk milletinin tüyü bitmemiş aç ve bîilaç mazlumunun hakkını hırsızladıklarını yine Millî çizgide yayım ilkesine sadık basın kamuoyuna duyurduğu bilinen şeydir!..Dolâr bu soygunların ardından 1.5 milyon TL’ye yükselerek halkımızın soluk borusunu tıkayıp boynuna kement atılmıştır!..



Yukarıda adı geçen dönemde Türkiye ekonomisi tepe-takla giderken, küçüklü büyüklü 500 bin civarında iş yeri iflâs edip kapanırken ; 2 milyonu aşkın insanımız işsiz,aşsız; çocuklar ekmeksiz, bebeler sütsüz aç ve açıkta bırakıldığı süreçte yukarıda zikredilen oligarşik güçler (“proaktif kâr sağladıkları”)nı açıklıyorlardı!! Bu çöküntüyü de IMF atamalı Bakan K.Derviş, “..Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” adını koymuştu! Bu türden hukuksuzlukları, utanmaz-aymazlıkları; çelişkileri,rezillikleri deyimlendiren bir de aforizma(!)mız türemedi mi?: “Burası Türkiye! Olur böyle vakalar ; Türk polisi yakalar!”



Bu minvaldeki modern Türk soygunu eminim ki şu yazıyı yazdığım esnada bile bir şekilde sürüyor.Bu o denli kesindir ki, tam bu yazıya hazırlandığım gün , yaklaşık bir aydan beri gazete manşetlerinde 1.6 milyar YTL’lik akar yakıt yolsuzlukları yapan cilâlı Hırsız Türkler’e Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından uygulanan idari para cezaları Maliye Bakanlığı tarafından 18 ay taksitlendirildiği yazlıyordu manşetlerde!! Bunun Türkçe’deki anlamı minareyi çalmışlar kılıfını hazırlıyorlar!! Boşnak ata sözüyle söylersek : İziyo vuk kenca!!Türkiye’nin iç-dış borç ve borç faiz sarmalı devasa boyutlarda git gide işte böyle şişiyor, büyüyor!..Boğazımızı sıkıyor; Millî kimliğimizi, bağımsızlığımızı ipotek altına alıyor!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 1:55

DELİ GÖMLEĞİ İHTİLÂL ANAYASASI!!



Yargıtay Eski Başkanı Doç.Dr. Sami Selçuk bir mülâkatta, “..meri anayasa tâdil edilemez, bu anayasa 12 Eylül İhtilâli’nin Türk Milleti’nin başından geçirdiği ‘Deli Gömlek’tir” diyor/du!! 6 Kasım 1982’de 20 milyon Türk seçmenin 19 milyonu ; oran olarak yüzde 92 nispetiyle meri anayasaya “Evet” demekle geleceğini karartmış, elini/kolunu bağlamıştır!



Bu sayede diktalaşmış bürokratik oligarşik güçlerin hukuk kapsamı dışında dokunulmazlıklarını kazanırlarken, tabir-i caizse yetkileri sınırsız ama sorumlulukları, halka hesap verme yükümlülükleri hiç konumundadır! Buna karşılık, seçilerek iktidara gelen sivil siyaset kadroların yetkileri olanca bir şekilde kısıtlanıp budanmış, yükümlülük ve halka hesap verme konumları ise çok ağırlaştırılmış ve hukuk kapsamı dışında dokunulmazlık zırhına sahip bürokrasinin vesayetindedir!! Bunun Türkçesi , at izi it izine karışmış bir yapıdır bu, halk adına!



1.5 YAŞINDAKİ TÜRK KIZ (LAR) I İPEK AÇ VE BÎİLÂÇ!!



Ve bilançolarda dram var, onmaz acı ve aç , ilaçsız milyonlarca insanımız var ; biz Türk Milleti ülkemizin bir başından öteki başına, nerede yaşarsak yaşayalım içler acısı mağdur ve mazlum milyonlarca candan aziz vatandaşlarımızın tanığıyız, basın bunları her gün yazıp çiziyor, bir örnekle somutlaştıralım:



AÇIZ VALİ BEY” manşetten haberin spotu şöyle: “..Dram Bursa’da yaşandı.Nurten Akgül , valiliğe geldi..Kucağında kızı vardı masaya eğildi, fısıldar gibi konuştu..Dudağından milyonların derdi döküldü.. Genç anne derdini, valiliğin halk gününde Vali Yardımcısı Hamza Doygun’a anlattı.. Sabırla, devlet kapısında derman arayanların dertlerini açmasını bekledi.. Sırası gelince,1.5 yaşındaki kızı İpek ile öne çıktı.. Söze, (“üç gündür açız Vali Bey”) diye başladı!!”



Bu dediklerim o kadar kesin ki, 28 Şubat Post Modern Darbe’nin Türkiye’yi soyan ve talan hareketi olduğunu şu dönemde bilfiil mezkur darbede yer alanlar bile itiraf edip birbirleriyle kapışıyor ve sen hainsin, ama sende bizle birlikteydin, diyerek birbirlerinin kirli çamaşırlarını sokak ve caddelere atıyorlar ; mezkur darbe sürecinde Amerikan Emekli Büyükelçileri ile iş adamları, medya kuruluşları arasında nasıl mekik dokuduklarını yazıyor, anlatıyor ve günah çıkartıyorlar!!



DEPREM PARALARINI HIRSIZLAYAN TÜRKLER!!



Bu diktalaşmış, vicdanı kararmış, zift karası oligarşik çevreler, Büyük Marmara Depremi’ne depremzede vatandaşlarımıza tahsis edilen milyarlarca YTL’yi şom kursaklarına indirmekten çekinmemiş ; Türkiye’nin uluslar arası boyuttaki yüz akı Kızılay’ı bile hırsızlamış ; Türk Hava Kurumu’na uğursuz ellerini soktukları gibi, hamiyetperver ,vefakâr , asîl ve soylu Türk Milleti’nin candan aziz dindaş-kardeşleri Bosna-Hersekli Müslüman Boşnaklara dişinden tırnağından artırıp cami önlerinde ; hatta milyonlarca kişinin toplandığı miting meydanlarında yarışa girip bir annenin ak sütü gibi helâl kazancından yardım ettiği milyarlarca YTL’lik birikimi de faiz hortumuna akıtmış, ardından canı gönlünden hayatı pahasına Boşnaklar’a koşup yardım elini uzatan masum ve kahraman insanlara vicdansızca çamur atıp “Bosna paralarını iç ettiler” diyerek zifoslayıp Mercimek kaynatmış, Sırp kardeşlerinin yanında yer almışlardır!



TÜRKİYE’NİN BOSNA-HERSEK’E YAPTIĞI SÖYLENEN KATKI-YARDIM-YATIRIM

ASLA GERÇEK DEĞİL / DİR ,TAMAMEN UYUTMACADAN İBARET BİR SÖYLEM!!



İnsanoğlu –hele günümüzde-, oldukça meleksi yanını; insanî boyutunu, sıdk-ı sadakatini sıyırmış, kurt-canavarlaşmıştır!! Hafızası nisyan ile malüliyetle hemhal olması yanı sıra, buna ilâveten kendi kendine çalım atma eblehliği , kendi kendinin kurdu olmayı ; tıyneten firavunların matah konuma geldiği şu zamanda, nankörlerin alkışlayıp arkalamaları da eklenince yaşam yaşanamaz olmuş , dünya cehenneme dönmüştür!



İstisnasız, yazıp-çizen entel-dantel , ağzı olup konuşan ; zokayı yutmuş vıdı vıdı adamlara bakın , --asla gerçekle bağdaşmayan--, Türkiye, Bosna i Hersek’e yaptığı var sayılan katkı deyin, yardım deyin , yatırım deyin ; ne derseniz deyin hiç biri doğru ve gerçek değil ; serapa bir yanılgı, bir yanılsama,ham bir hayal; iki yüzlülük , kündeye getirilmiş , rendeli beyinlerin laf-ı güzafı , körler sağırlar birbirlerini ağırlar ve Türkiye’nin diktatokratlarının ekmeğine yağ-bal sürülüp yediriliyor!



Türkiye’nin Bosna-Hersek’e katkıda bulunması şöyle dursun , aziz ve muazzez , hamiyetperver Türk Milleti’nin Bosna-Hersek’e canını vermeye âmade eylemlerine karşı takoz olanların başında Türkiye diktatokrasisidir!



Türkiye var olmak, var kalabilmek için, kendisine yakışan özne kimliğini ve tarih, hukuk, bilim yaratan kurucu ruhu kuşanmak zorundadır! Bu kimlik ve şahsiyeti kuşanmayacak olursa dünya ona dar gelecektir; bölgesel bir devlet olmakta israr edecek olursa, yeri yerin içinde olacaktır Türkiye’nin!!



Türkiye’nin entel-dantel, yazar, çizer, abidik-kubidik sanatçı, iş-çiş adamları makulesi; yıllardan beri alayı valalarla gittikleri Bosna-Hersek’te (dikkatinizi celp ederim, ayran gönüllü, züğürt tesellisi, avanak avlama zokası, istisnaları hesaba katmıyorum,) Türkiye’nin boynunun borcu olan asli ve esas görevleri olarak bir çivi bile çakmamıştır Bosna-Hersek’te , iki taşı üst üste koymamışlardır Bosna-Hersek’te!





Bosna-Hersek, Sırp ve Hırvatlar’ın yaktığı cehennemde ele vermediklerini şimdi özelleştirme adı altında bir bir elinden kaçırırken, Alman, İtalyan, Yunanlılar dev inşaatları, ihaleleri, kamu kurumlarını ele geçirirken, Türkiye, bir kümes bile alamamıştır; Sarajevo’ya kadar gidip, Başçarşıya’da kavaldan zurna çıkartıp avlanıyor Türkler! Evet, bunu çok yazdım, çok söyledim, bu yazıda da diyeceğim: Turci, lovci, lopovci i niho vi sliyepi pleskanci Bosanci! A ko trebadne pisaçu kako idu u Sarajevu i kakose lovu!!



Başlı başına bir yazı konusu olan Araplar’a ilişkin bir cümlede özetlersem: Onlar, tamamen şahsiyetlerini yitirmiş, parya durumuna düşmüşlerdir! Araplar, Bosna-Hrsek’te şu zamanda İslâm kisvesi ile Arapçılık yapıyorlar!! Takip edebildiğim kadar, gökte uçtuğu var sayılan Arap şeyhleri , Bosna-Hersek’te İslâm tacirliğini yapmaktadırlar; Arap allâmeleri, emperyalizmin kuklası Arap diktatör rejimlerin başındaki krallara gereken tebliğlerini sunmak yerine, bazı Türklerle yarıştıkları Bosna-Hersekli halka vaz-u nasihat edip avlanıyorlar! Bosna-Hersek İslâmcı basını takip edebildiğim ve kısıtlı imkânlarım nedeniyle az gözlemleyebildiklerimi söylüyorum, sofisi, velisi, delisi bizim Boşnaklar, Türk-Arap sıcaklığında, ----haydi, o çok tepki aldığım sıfatı kullanmayayım— eriyik olmuşlardır!! Ötekisi kendisi derekesindeki biz Boşnaklar’ı artık Arapçı Boşnaklar, Türkçü Boşnaklar şeklinde tesmiye edildiğimiz bir sürece girildiği apaçıktır!



Korkarım yakın gelecekte Türkçü Boşnaklar Hacc farizası için Kâbe-Mekke’ye değil ; İstanbul’a-Türkiye’ye gelmeye başlayacaklardır ki, onlara, “Müslümanlar’ın Hacc Farizalar’ının İstanbul değil,Efendimiz Peygamberimiz’in çağrısı, Allah’ın emri olarak Kâbe’dir” diyenlere, “Gluho bilo to nema unaşoy tradiciyi ; nami Turci (“KO”) braça! ”diyerek yeni fetişler icad edip demleneceklerdir!



Pat diye aklıma geldi: Prof. Dr. Amina Şilyak, Bosna-Hersek’te Sırp vahşeti yaşandığı dönemde, Türkiye’de verdiği bir söyleşide, “..bu vahşet ilk değildir, Osmanlılar’ın çekildiği tarihten beri yuvarlak hesapla yüz sene içinde bu on ikinci asimilasyondur; hiç kuşkunuz olmasın, yaşanan bu vahşeti biz milletçe atlatırsak eğer, 10-15 yılda unuturuz, unutmasak tekraren yaşar mıydık?” şeklindeki tarihi dramatik sağanakları anlatmış, vahşetle ilgili yapılan filim çekimleriyle dinleyenlerini aydınlatmıştı!! Şimdi, sancılı tebessümleri dudaklarımıza iliştirerek Prof.Amina Şilyak hanımefendiyi anıyorum!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 1:57

APO’YU KİM VE KİME TESLİM ETTİ?



İnsanın vicdanını yaralayan, Müslüman Türk Milleti’nin ruhunu bin parçaya yırtan, nesiller boyu kanımızı içen bir vampir, bir terör belâsı sür git var başımızda! Binlerce candan aziz Mehmetçiğimizi şehit etmiş, on binlerce faili meçhule kurban edilmiş halkımız var ; yüz milyarlarca YTL malımıza, mülkümüze zarar veren bir taun, bir karabasan, bir belâ var ; bir kıyamet kopuyor aziz vatan topraklarında!



Türk milletinin kanıyla beslenen vampir eşkıya başı;Siyonist-haçlı tel maşasının idamına yargı hükûm vermesine rağmen, Ankara’da Kızılay Meydanı’nda Apo’yu idam edecekleri vaadiyle milletten oy alıp tarihinde görmedikleri halk desteğiyle TBMM’de yer alan ve kendilerini Türk Millîyetçileri olarak takdim edip, tatavalarından ortalığın toz duman olduğu yakın seneler öncesini bir hatırlayalım:



“Apo’yu Türk görevlilere teslim eden CIA ekibinin başındaki kişi MOSAD bağlantılı, Yahudi kökenli Amerikalı David Adolph Korn idi.

“Apo,Türkiye’de basın mensupları ile ilk karşılaşmasında aynen şöyle diyordu:“ ‘BEN BANA VERİLEN ROLÜ OYNADIM’ ”! Mezkur süreçte Başbakan olarak görevde bulunan Bülent Ecevit ile yapılan bir söyleşide şunları söylemişti:



“Amerika bize niye Apo’yu verdi? Onu halâ ben de bilemiyorum.O çoğulcu toplum içerisinde belki Kürt politikasına karşı olan bir takım çevrelerin etkisiyle oldu bu!!”

(Ben oldum olası merhum Karaoğlan Bülent’in bu türden düz mantığına bayılıyorum(!); neymiş sebebi? Amerika gibi çoğulcu toplum içerisinde Türk milletinin kara kaşına kara gözüne aşık olan bir etkili ve yetkili güç, canımıza okuyan ve onların tel maşalığını yapıp kanla beslenen PKK ve onun eşkıya başının Kürt politikasına karşı olanlar himmet edip Apo’yu bize teslim etmişler/miş.mbîhaçlı)

Devam edelim:

“..Apo’nun Türkiye’ye tesliminden bir gün önce,15 Şubat 1999 Pazartesi günü Orgeneral Lloyd Newton başkanlığında kalabalık bir pentagon heyeti Ankara’ya geldi.



“Newton’un ziyaretinden hemen bir gün sonra,16 Şubat Salı günü sabaha karşı 03.00’te Abdullah Öcalan Türkiye’ye getirildi



“Ancak Apo’nun Afrika’da mı, yoksa İsrail’de mi teslim edildiği halen tartışmalı. Apo , Türkiye’de basın mensupları ile ilk karşılaşmasında aynen şöyle diyordu:



“ ‘Ben,bana verilen rolü oynadım..’

“Apo’nun asılmayacağı şartını da AB değil, ancak onu Türkiye’ye teslim edenler, yani ABD-İSRAİL ikilisi koyabilir.



“Apo’nun teslimatından üç gün sonra Ecevit, şu açıklamayı yapıyordu:

“ ‘Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesi ABD ile olan alış veriş ilişkimizin bir sonucudur.’

“Ecevit, bu alış verişte Apo’ya karşılık Türkiye’nin ne verdiğini halâ açıklamadı.

“Apo’nun Türkiye’ye teslim edilmesinin ardından Ecevit’in söylediği sözler , (“bu senaryonun ABD-İSRAİL-TÜRKİYE üçlüsü tarafından müştereken uygulandığının kesin kanıtıdır.”)



“ ‘Amerika , Ecevit’e, “Kuzey Irak’ta çağdaş bir devlet kuruluyor’ sözlerini söyletmek için Apo’yu Türkiye’ye teslim etti.



“Apo’nun teslimatı aslında TÜRK MİLLETİNİ ALDATMAK İÇİN kullanılan bir malzemeden ibarettir. Zira Kürt devleti zaten kabul edilmiştir.



“Orgeneral Eşref Bitlis de , Uğur Mumcu da bu ihanete karşı çıktıkları için öldürülmüşlerdir.1993 yılının ilk aylarında NATO Başkomunatını Orgeneral John Shalikashvili’ye İncirlik Üsssü’nde verilen gizli brifinkde , Amerikalı subay şöyle demişti:



“ ‘PKK’nın görevi Kürt devletinin kuruluş süreci boyunca TÜRKİYE’Yİ ANGAJE TUTMAKTIR’ Apo’ya bu görevi verenler yani ABD-İSRAİL ikilisi , elbetteki asılmasına izin vermezler!..



“Apo’nun asılmayacağı şartını da AB değil, ancak onu Türkiye’ye teslim edenler, yani ABD-İsrail ikilisi koyabilir.



“Ecevit , önce Apo’nun idam dosyasını Başbakanlıkta bekletti ,ardından da TCK’dan ‘idam cezasını’ kaldırarak,onu yasal güvenceye kavuşturdu.



“Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz da bile bile bu vebale ortak oldu!

“Beka kurumlarımızda GİZLİCE KADROLAŞAN SABATAYCILAR ile MASONLAR derhal tasfiye edilmezse,Türkiye’nin sonunun da Irak’taki gibi bölünme olacağı aşikârdır.!!” (*)



Kuzey ırakta bir kürt devleti kurulması durumunda höt-zot makamı zınk Türk diktatokrasisinin sözcüleri savaş nedeni sayacaklarını , kırmızı çizgilerinin olduğunu dünya kamuoyuna açıklamışlardı , buna rağmen Kuzey Irak’ta bir Kürt devleti kurulmuştur, Kuzey Irak denilen; aslında Türkiye’nin güney bölgesine,sınırı geçince ,yani Türkiye’nin burnunun ucunda -gidenler söylüyor,basında yazılıyor- “Kürdistan’a hoş geldiniz” tabelâsıyla karşılaşırsınız!..



Hot-zot makamı zınk Türk diktatokratlarının “harp sebebi kırmızı çizgileri” vardı, şimdi kırmızı çizgiler nerede? Bir zamanlar Talabani’yi Peşmerge diye küçümsüyorlardı..Talabani şimdi Irak cehenneminde şeytanların başkanı sıfatıyla --amiyane deyimle-- zaman zaman Türkiye’ye posta koyuyor!! Türk diktatokratların gözleri görmüyor kördürler! Kulakları duymuyor sağırdırlar! İdrak edemiyorlar çünkü akılsızdırlar! Türk diktatokratları aslında cartada kaba kâğttırlar! Türk diktatokratları bu zamanın Donkişotlarıdır ; vehimlerinde ürettikleri irticaya ve başörtüsüne verdikleri amansız mücadeleden vakit bulup Türkiye’nin kırmızı çizgilerine vakit ayıramıyorlar! Yaşasın(!) Türk diktatokratları!



Bana ne? Beni sokmayan yılan bin yaşasın mı diyorsunuz? Genel ahval bu minvaldedir! Fakat ibret almalı, zira “Bana sokmayan yılan bin yaşasın!” diyenin sonu rezilâne bir şekilde yılan sokmasından olmuştur!! Dünya yanarsa yansın benim hasırım yanmasın, diyenlerin akibeti vakt-i merhun zuhur edince ilk yanan ve yangının başladığı nokta hasırına prestij eden aymaz ve acımasız olanlar olmuştur! Köy yanıyor kahpe taranıyor , deyimindeki kahpelere karşı cesurane şekilde dikilecek yiğitleriniz yoksa eğer, var olmak ve var kalabilmek sizin hakkınız olamaz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 1:58

TÜRKİYE , ORTAASYA DERİNLİKLERİNE VE AVRUPA

İÇLERİNE DALMAK ZORUNDADIR!!



Türkiye bölgesel bir devlet olarak kalamaz ; (“Cihan devleti-Büyük Türkiye”) olmak zorundadır! Nüfuzumuz çok azdır ; Türkiye’nin bugünkü nüfuzunun en az iki katına ulaşması gerekmektedir! Hakkı üstün tutan ; hukukun üstünlüğü ilkelerine inanmış dünya çapında Adalet normları, dünya çapında saygın üniversiteleri , dünya çapında savunma sanayisi,dünya çapında Büyük Türkiye Ordusu, dünya çapında büyük ekonomisi, dünya çapında finans kuruluşları, dünya çapında futbol takımları, dünya çapında güreşçileri ve dünya çapında saygın-güvenilir markaları olmak zorundadır!! Bunları başaramayan bir Türkiye yok olmaya mahkûmdür!!



AnaduluTrakya dünyanın birinci ve en önemli jeostratejik kilit noktalarından biridir ; dünya cenneti şüheda yurdu Türkiye’ye sahip olmanın olmasa olmaz şartları vardır ki, Türkiye Ortaysa derinliklerine ve Avrupa içlerine hamle üstüne hamle yapmazsa eğer, --Allah korusun-- bu topraklara sahip çıkamayız. Bu aziz vatan toprakları ona sahip olunmasını istemiştir hep ve ona layıkıyla sahip olamamış uygarlıkların,milletlerin yeri bağrının derinlikleridir!!



TÜRKİYE’NİN DOĞAL ÜÇ SAVUNMA KALESİ VARDIR!!

Biri Gazi ; biri Çanakkale’nin bağrında Şehit iki dedemin kanıyla sulanan cennet vatanımızın insanlık tarihi süresince doğal üç savunma hattı, üç doğal kalesi vardır:



* İlki, (“Özgürlük Timsali Boşnaklar”)ın serhat vatanı Bosna i Hersek; hem de tam da başlangıç kalesi Bîhaç’tır!! Bîhaç, birgün bihaç olursa Türkiye tarihin çöplüğüne gömülür ; süret-i haktan gözüken altımızı kazan ummadık kadar cyripto var millî bünyemizde! Sırp kasaplarını sevk ve idare eden Patrik Pavel’in zangoçları, sütü bozuk Fikret Avdiç’ler de var , hem de gani!



*İkinci kale üstâd Sezai Karakoç’un deyimiyle, “Kartal yuvasına otağı kurmuş düşman gözler!” dediği 3 asırdır düşmanın saldırılarını imanlı göğüslerinde eritip püskürten (“Hürriyet Kahramanları Çeçenler”)in ülkesi Kafkasyadır!



*Üçüncü kale de, hürriyet ve özgürlüklerin hayran kaldığı, ellerindeki taş-sapanla ismet-i haremlerini savunan (“Araplar’ın Yüz Akı”), Küçük Paşalar’ın vatanı ; Peygamberler diyarı Filistinlilerin ülkesidir!



Bu üç kalede kan akıyor, dumanlar tütüyorsa ,bir biri üstüne canlar cennete uçuyorsa eğer ; AnadoluTrakya’da insanlık ölmüş,vicdanlar kararmış, göz yaşı pınarları kurumuşsa, gölgelerin uzamınca ölümün ağzına girecek çatal yürek yiğitler de yoksa ; vesile-i cennet rikkatli güzellerinizin elleri cihanı sallayacak beşikleri de yoksa şayet ; bekleyin, pek yakındır Anadolu-Trakyalı annelerin yanık bağırlarından çıkacak feryatlar göğü inletecektir!! Bu hep böyle olmuştur, tarih şahittir buna!!



Türkiye , Bosna-Hersek’de yoktur; Kafkasya, Filistin’de hiç yoktur Türkiye! Türkiye, dış güçlerin maşaları neo-etnik ve neo-paganist Türkçülerle Kürtçülerin vicdansız , basiretsiz pençelerine düşmüş , ruhen dumura uğratılmıştır!



Türkiye, ağır sıklette müsabaka yapabilecek imkânlara sahipken ; dünya ve olimpiyat karşılaşmalarında her zaman ödül için kürsüye çıkabilme imkânına sahip olan Türkiye’nin iliğini, can damarlarını boşalttılar!! Türkiye, sendelemeden iki adım atacak takatten yoksun bırakılmıştır! Türkiye, şimdi tüy sıklette müsabakaya katılıp madalya alınca biz Müslüman Türk Milleti sevindirikleşiyoruz! Zerre olsun yüzümüz kızarmıyor, habbe kadar âr duyamıyoruz!



Türkiye’yi, dış güçlerin maşaları neo-etnik ve neo-pagan Türkçülerle Kürtçülerin elinden kurtarıp hürriyete kavuşturmak gerekmektedir; bunu başarabilecek yegâne güç Ardahan’dan Edirne’ye, Anamur’dan Sinop’a kadar yüzde 99’u Müslüman Türk Milleti’nden başkası olamaz!!



GÖZÜ-GÖNLÜ KÖR ŞAŞKIN , ŞAŞA KALMIŞ TÜRKİYE!!



Zamanımızın Evliya Çelebi’si --dostum gazeteci yazar-- Hüseyin Altınalan yakın bir süre önce Macaristan izlenimlerini yazdığı dizi yazılarının hemen girişinde şu çarpıcı ve o denli de yakıcı ve bir o kadar da öğretici mahiyetteki suallerini yönelterek başlamıştı:



“Türkiye, dostunu, düşmanını hangi kriterlere göre belirliyor?

İkili ilişkilerinde hangi faktör ya da faktörler rol oynuyor?

Din mi, dil mi, soy mu, kültür mü, tarih mi?

Hangi faktörler…?

“Eğer din ise; İslam dünyası ile neden iyi ilişkiler içerisinde değiliz?

“Dil ise; Türk dünyası ile aramızda niçin buzdağları var?

Kültür ve tarih ise; Osmanlı hinterlandında yer alan ülkelerle ve komşularımızla neden arzu edilen düzeyde ilişkimiz yok?

“Mesela Macaristan…

Bu ülke ile neden bağlarımız kopuk?

Çin bile Macaristan ile herhangi bir bağı olmamasına rağmen tarihi uzantılarını kullanarak bu ülkeyle ilişki kurup geliştirmeye çalışıyor…

“Peki Türkiye…?

Bize çok sıcak bakan ve aynı köklerden geldiğimizin bilincinde olan bu ülkenin halkına neden uzak duruyoruz?

Bir ülke düşünün! Halkının hemen hemen hepsi; asıllarının Hun olduğunu, Orta Asya’dan göç ettiklerini, aynı kökenden geldiğimizi dile getiriyor… Bir buçuk asırdan uzun bir süre topraklarında hüküm süren Osmanlı'yı güzel sözlerle anıyor. Kahraman olarak tanımladıkları Osmanlı paşalarının mezarlarını ve 1. Dünya Savaşı’nda esir düşen askerlerimizin kabirlerini de özenle koruyor. Ayrıca 1. Dünya Harbi’nde aynı cephede savaştığımızı ve Osmanlı’nın kendi kahramanlarına kucak açtığını da unutmamışlar.”



Evet!! Neden? Niçin Türkiye uyuyor? Kim uyutuyor?Sanırım bir anektotla soruların ufuk çizgisini nispeten aydınlatabileceğimi sanıyorom:



Henüz yedi yaşımın içindeyken İlkokula başladığım da tek kelime Türkçe bilmiyordum; ABECE kitapçığının neredeyse başından sonuna kadar “uyu” emir kipi üzerine kuruluydu cümleler:



“Ali yat uyu”!!.. “Ayşe sen de yat uyu”!! Ülkeler coğrafyası ders kitabını bugün gibi hatırlıyorum; OrtaAsya Türk Cumhuriyetleri öylesine anlatılıyordu ki, küçücük çocukların ruhlarını karabasan basar geceleri kabüs görüyorlardı ; uçsuz bucaksız ve ıssız çöl ikliminde tam vahşi ;çok çirkin konar-göçer insan kabileleri koyun,deve ve sığır güdüyor, birbirlerini acımasızca katlediyordu!.. Bu ; kuşaklar boyu Türk Milleti’nin uyutulduğunun, afyonlandığının ve neticede akıl tutulmasına düşürüldüğünün sadece bir karelik kanıtıdır söylediklerimiz!



Masalları kendi nesline tarih diye okutan Türkiye benzeri bir başka ülke var mı, bilmiyorum? Sonrası malüm, Karahanlılar’ı, Selçuklular’ı ve ezemedikleri, inkârı mümkün olmayan Osmanlıları teğet geçerek günümüzün bulunmaz çolak Hint kumaşı modern Türkiye’ye getirip aslı astarı olmayan afaki uyutmaca, ninni sallamalar, masallarla eğitim-öğretim gördük,nesiller boyunca!. Kendi beynine kurşun sıkıp intihar eden ülkeyi görmek isteyenler günümüzün Türkiye’sine dönüp baksın, dersem bu acınası hali pür melalimizi vurgulamak amacıyladır!.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazzının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 2:30

TÜRKİYE’NİN MİLLÎ BİR POLİTİKASI YOK!!



Türkiye’nin Millî bir politikası yok, dolaysıyla Millî dış politikasının olmasını beklemek abestir! Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) politikasına bakın , insanın içini yakan,öğürtücü! Bu hususta herkesçe malümu ilâm etmek ayıptır, ama Türkiye’nin sadece Gümrük Birliği (GB) macerasına bakarsak feci bir resim çekmiş ve öncesiyle sonrasının 40 yılı aşkın kapı arkasında beklememizin onur kırıcılığını görmek mümkün!



Türkiye dışında , AB’ye üye ülkelerin tümü önce üye olmuş sonra Gümrük Birliği (GB)’ne katılmışlardır ; Türkiye şaşkın ve kör ördek misali önce GB’ye onbir yıl önce, 6 Mart 1995’te girdiğin de kurbanlar kesip , davul-zurna çaldırıp halay çekerek kafası üstü dalmış ve o tarihten beri yıldan yıla 4-5 milyar Dölâr GB nedeniyle zarar ediyor!



Mezkur tarihte Türkiye, Güney Kıbrıs’ın tüm ada adına BM’ye giriş süreci ve hazırlık safhaları temsil yetkisini kabül etmiştir; mezkur tarihte, o dönemin koalisyon iktidarı ile ana muhalefet liderleri arasında var saydıkları başarıyı paylaşamamış , neredeyse kanlı-bıçaklı olmuşlardı! Türk diktatokrasisi ile siyasi iktidarın mutabık kaldıkları adı geçen anlaşma ve bugüne kadar işleyen süreçte şimdi hiçbir dahilleri yokmuş gibi davranıp mevcut iktidara karşı bağımsızlıkçı ulusalcılık kavallarını şu dönemde üfürüp kavaldan zurna çıkarmaları tam bizim deyimimizi teyit etmiyorlar mı?



Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılış ve yıkılış nedenlerinin başında Kapitülâsyonların olduğunu ilkokuldan üniversite sonuna kadar okutan Türkiye, bugünkü haliyle, İttihat-Terakki Kapitülasyonlarının devede kulak kaldığını göremiyecek kadar gözü-gönlü kördür!



KKTC’NİN BOYNUNA KEMENT ATAN TÜRKİYE!!



Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) politikasına bakın,32 yıldır bir arpa boyu yol katedememiş, eline-yüzüne-gözüne bulaştırmış ve süreç tam bir ahtapota dönüşmüştür! KKTC’nin ahtapota dönüşmüş olmasının tek müsebibi Türkiye’dir! Türkiye, KKTC’nin boynuna kement atmıştır!



KKTC kara para aklama, kumar,fuhuş merkezine dönüşmüş acınası bir haldedir! KKTC halkına bakın, önünü göremeyecek kadar basireti bağlanmış, aidiyet bilincini yitirmiştir; doğru deyimle, millî bir şahsiyet kazandırılamamıştır oranın genç kuşaklarına, o nedenle 20 Temmuz 1974 öncesinin girdabından haberi yoktur, olsaydı, AB ile ilgili referandımda kendinin esir edilmesi yönünde oy kullanır mıydı?



Rumlar, iki kesimli Kıbrıs’ın birleşmesi-entegrasyona yüksek oranda ret oyu vermekle KKTC halkını büyük belâdan korumuş olduğunu söyleyenlere ben de katılıyorum!! Aidiyet bilincine sahip, millî ruhu olan bir millet düşmana gel beni yut, şeklindeki referandımda evet oyu verir mi?



KKTC resmen bir devlettir ve devlet olma niteliklerin tümüne sahiptir, gel gelelim uluslar arası konumda tanınmıyor, bunun da tek sorumlusu Türkiye’dir! KKTC, Türkiye’nin doğal savunma gemi filosudur! Türkiye, KKTC’yi elinden kaçırması halinde büyük felaketlere gebe olacağı kesindir! Ve, Türkiye’nin kangren olmuş iç-dış siyaset ve politikalarının baş müsebbibi , ikide bir, hot-zot makamı zınk diktatokratları , ülkenin bölünmez bütünlüğü hassasiyetleri olduğu demeçleri veren siyaset ve umera olduğu gibi ,yüzde yüz KKTC ahtapotunun oluşumunda da baş müsebbiplerdir!.



Türkiye, bugüne kadar Büyük Türkiye niteliklerine ulaşabilseydi çok rahatça Kıbrıs’ı bir vilayet konumuna tesis ederek kendi millî bünyesine katabilirdi ; bu da bizim anamızın ak sütü kadar helâldir! Hiç değilse eğer kararlı, tutarlı, vasıflı, hedefi belli olan bir Türkiye olabilseydi, bir çağırıyla, KKTC uluslar arası kabule mazhar olması işten bile değil! Şu an bile, Türkiye , devleti temsil eden irade olarak, KKTC’nin uluslar arası devlet konumunda tanınması için bir çağırıda bulunsa birkaç hafta içinde 20 devletten az olmamak üzere çağırıya olumlu cevap vereceklerine eminim.



KUZEY IRAK’TA TÜRKMENLER KÜRTLER’DEN AV DEĞİLDİR!!



Türkiye’deki cyripto-Senfonişubatmankara büyük medyaya bakarsanız Kuzey Irak adını verdikleri Türkiye’nin Güney Bölgesi’nde sadece Kürtler vardır..Oysa şeksiz, şüphesiz o bölgemizde Kürtler’den hiç az olmamak üzere Müslüman Türkmenler de var, hem de öylesine var ki, Batı Anadolu Türkleri’nden çok çok daha önceki tarihlerden beri varlar..Cyripto-Senfonişubatmankara medyası öylesine sömürücü yayın bombardımanı ile Türk Milleti’nin beynini karıştırıyor ki, korkunç deyimi bile kifayetsizdir!.



Varsa yoksa Marksist-Leninist artığı (şimdi) İsrail-ABD zangocu Kürtçü Kürtler vardır adı geçen bölgede! İki Kürt lider,Talabani ile Barzani, bir zamanlar Türkiye’nin tahsis ettiği uçak ve sağladığı T.C. pasaportlarıyla ABD ile Avrupa ülkelerine Türkiye üzerinden gidip geldikleri biliniyor! Adı geçen iki Kürt şimdi Türkiye’ye kafa tutabilecek kadar palazlanıp hırtlaşmışlardır!



ÇEKİÇ/GÜÇ KALBİMİZE HANÇERİNİ ÇAKMIŞTI/R!!



Türkiye, ABD’nin yemleyip yedeklediği Irak’ın devrik lideri S.Hüseyin’in Kuveyt’i işgal ettiği sürecin ardından vukuu bulan Körfez Savaşı’na bir koyup üç almak fırsatçılığına yönelmiş ve ABD’ye “vur” desteğini vererek kayıplarının --kimi uzmanlara göre-- yüz milyar Dölâr civarında olduğu tescil edilmiştir; bu süreçte, Kuzey Irak’ta PKK teröristleri başta olmak üzere, Türkiye’nin bütünlüğüne halel getirecek, ayakbağı olacak Talabani ile Barzani’ye her türlü lojistik destek sağlayacak olan Çekiç Güc’e mihmandarlık yapmış, Kandil Dağı’ndaki teröristlere bizim ülkemizin üslerinden helikopterlerle silah indirildiği biliniyor! 36. paralelden girmenin yasak edildiği dönemde Türkiye, Çekiç Güç’ün konuşlandırılmasına izin ve destek vermekle kendi boynuna kement geçirmiş olduğu şimdi çok daha iyi anlaşılmaktadır!



Mezkur süreçte, petrol boru hattını da Türkiye kraldan büyük kralcı eblehliğiyle kapatıp sadece kendine zarar verme basiretsizliğinin örneğini gösterebilmiş dünyada yegâne ülkedir! ABD ve Avrupa ülkeleri o bölgenin her türlü imkânlarından yararlanıp, petrol dahil her türlü ticari faaliyetlerini sürdürdükleri halde, Türkiye, Irak’a uygulandığı var sayılan ambargoya gözü-gönlü kör aşık gibi sadık kalarak kendi milletine kötülük etmiştir! Türkiye, bir koyup üç almak üzere yola koyulduğu Körfez Savaşı’nda Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olan gözü-gönlü kör bir aşık durumuna düşmüştür!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 2:32

BİLEĞİ GÜÇLÜ YÜREKSİZ TÜRKİYE!!



Oysa, Türkiye, Türk Ordusu’nu, PKK terör örgütlerini dağıtmak, kökünü kurutmak, masum halkımızın ve şehit Mehmetçiklerimizin kanlarının yerde kalmayacağı vaadleriyle muhtelif zamanlarda Kuzey Irak’a sevketmiş ve tekrar geri getirmekle tarihinde yaptığı en büyük, afedilmez hatası olmuştur; Kuzey Irak anamızın ak sütü gibi bize helâldir, çünkü o vatan toprağımızdır; Mehmetçik girdiği Kuzey Irak’tan asla geri dönmeyip, orada kalmalı ve Türkmeneli’nin sahibi benim demeliydi Türkiye! Ve bunu başarabilecek Türkiye’de kavi bilek vardır ama kilit noktaları elinde tutan,Türkiye adına irade beyan edenlerin yüreği yoktur,yüreksizdirler; onlar sadece Türk Milleti’ni aldatmakla,soymakla,talanla yürekliliklerini kanıtlamışlardır!!



TÜRKİYE’YE MÜTEFİKİNDEN ÖDÜL: BAŞINA ÇUVAL!!



Nihayette, her Türk vatandaşının izzet-i nefsine, kanına dokunacak; kahredici bir şekilde Kuzey Irak’ta, müttefikinden başına ödül olarak çuval geçirilecektir! Ve; yüreği yanan Türk Milleti’nin öfkesini bastırmak amaçlı sanal,yanal ve yalan Kurtlar Vadisi dizi filimlerle uyku tulumuna çekenlere deriz ki, bir süre,bir kesim halkı uyutabilirsiniz ama tümüyle bir milleti ve sürekli uyutmanız, kül yutturmanız imkânsızdır ki,yalan ve sanal ninnilerle aldattığınız bir kesim halk da size artık inanmadığını sizde onlarca manipülâsyonlarla deneyerek gördünüz!!



Eşkiyabaşı Öcalan ile ilgili yüz kızartıcı seyrin özetini mezkur satırlarda verdik!! Türkiye’nin ötekisi kendisi olmamış olsaydı eğer; bir başka deyimle,Türkiye’nin ötekisi olsaydı, özne bir Türkiye olsaydı, “burnunun ucunda” kadar yakın tabir edilebilecek bir yerdeki eşkiyabaşını elini uzatıp alabilirdi; ama candan aziz Mehmetçiklerimizi şehit ile birlikte on binlerce vatandaşımızı katleden PKK terörünün karşısında çaresiz kalan Türkiye, halkın gözünde hiçbir itibarı olmayan bir siyasi partiyi iktidara taşımak amacıyla seçim sürecinde eşkiyabaşını sarıp sarmalayarak Türk Milleti’ni aldatma yolunu seçmiştir! Türkiye’nin, Eşkiyabaşını paketleyip halkın gözünde kahraman gibi taktim edilen, gelecekte huzur ve refahı sağlayacağı söylenen siyasi koalisyon iktidarı döneminde de dibini delip içini boşaltıkları 20 kamu bankasının yanı sıra, Rusya ile yapılan doğal gaz alış verişindeki garabeti bilmiyen mi var? Türkmenbaşı’nın Türkiye’nin Enerji Bakanını nasıl fırçaladığını dünya medyası birinci önemli haber olarak geçmişti! “Siz Türkiye’nin Enerji Bakanı değil misiniz? Türk Milletini sevmiyor musunuz? Türk Milletini sevmiş olsaydınız şayet, doğal gazı bizden alan Rusya’dan değil, çok daha ekonomik bir şekilde bizden alırdınız! Rusya, gazı bizden alıp size satacak!” mealindeki sözlerini sarfeden Türkmenbaşı’nı dinliyen aklı başındaki Türk Milleti nasıl bir ketenpere maskeyle karşı karşıya kaldığını görmüştü!



CAN AZERBAYCAN-KARABAĞ İŞGAL ALTINDA ,

TÜRKİYE VEHİM ÜRETİYOR ,İRTİCA KOVALIYOR!!



Pekiyi, Türkiye’nin can Azerbeycan ile ilgili yüreğimizi soğutacak, geleceğe matuf umut verecek millî duruşu, tavrı, politikası var mı Türkiye’nin? Ermeniler 1990’lı yıllarda Azeri halkını katlederken Türkiye’nin sergilediği utanç tavrını unutmamız mümkün mü? O dönemin basını taranırsa, Ermenilere Avrupa’dan gönderilen silahlar Türkiye üzerinden sağlandığı görülecektir, basında çıkan mezkur mealdeki haberlerin doğru olmadığını söyleyen, haberleri tekzip edip, halkı yanıltan yayımları nedeniyle hukuki bir müeyyide uygulandığını bilen var mı?



Var ise lütfedip bizi de bilgilendirsinler ki yanan yüreğimize bir nebzecik su serpelim! Tam aksini iddia ediyorum, Ermeniler’in Avrupa’dan Türkiye üzerinden edindiği silahlarla Azerbaycan’ın yüzde 30’nu halen işgal altında tuttuğu Karabağ halkını katlederken Türkiye Ermenilere , atın ellerinizdeki silahları diyemeden buğday bile vermiştir!



İSRAİL’İN KATLİAMLARINA TÜRKİYE DE DESTEK VERMİYOR MU?



Masum sivil Lübnan ve Filistin halkını ve on günlük bebeleri füzelerle katleden Siyonist İsrail’e karşı hakşinas, hamiyetperver milletimiz infialdeyken;Türkiye devlet iradesi olarak destek vermiyor mu?



Mezkur soruya milletimizi bilgilendirmeyi ilke edinmiş, asıl ve esas amaçlarına binaen var olan, millî çizgide yayın yapan basınımızdan okuduğum haber, yorum, analiz yazılarından ; --hafızamızı malüliyetten korumak amacıyla hafıza defterimde tuttuğum kısa notlarla-- cevap arayalım:



En belirgin 1994 yılından bu yana ve dönem dönem yavaşlayan ama hiç eksilmeden devam eden Türk-İsrail askerî ortaklıklar bugünlerde hiç olmasa niçin sorgulanmıyor?



Türk M-60 Tanklarımızın modernizasyon paketleri ve dolayısıyla milyonlara, milyarca Dölâra tekabül eden ödeneklerimizi niçin gözden geçirmiyoruz?!



Bebelerin kanını döken; eli-kolu boş masum sivil halkı katleden, edinimlerinin tümünü yerle yeksan eden gözü dönmüş İsrail’e Türkiye, askerî, güvenlik, ekonomik anlaşmalarla tam destek vermiyor mu?!!



Savunma ve milyarlarca Dölârlık tank modernizasyon anlaşmaları, istihbarat anlaşmaları,28 Şubat post-modern darbe sonrasında ortak tatpikatlar!!..



Siyonist lobilerine ve onların denetimlerindeki kadrolara teslim edilen Türkiye’nin iç ve dış politikalarının başımıza ne gibi belâlârı sardıracağını niçin sormuyor, sorgulamıyoruz?



Gözü dönmüş İsrail ve onun hamisi, dünyanın kabadayı kovboyu ABD’nin İran ile Suriye’ye planladıkları saldırılar , Türkiye’nin Doğu ile Güneydoğu Anadolu’da yerleştirildiği yazılıp çizilen füze sistemleri ve Çıfıt-İsrail’in elektronik dinleme istasyonlarını niçin (dönememiş,dönemeyen) Dönme Senfonişubatmakanra Türk medyasında yer almaz,niçin kimse bunu sorgulamıyor?!



Soylu, asil ve hamiyetperver,kök paradigmalarında hakk nakşedilmiş Müslüman Türk milletimiz bundan haberdar mı?!



Türkiye’nin Doğu ile Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde gözünü kan bürümüş İsrail ile onun hamisi dünyanın kabadayı kovboyu ABD, radar sistemleri,tank savar füzeleri, insansız uçakları konuşlandırıldığına ilişkin yazılanların ne kadarı doğru bilemiyorum ; ama bunu da kimselerin sorgulamaması ürkütüyor beni!!



Türk F-16’lar için havadan karaya Popeye Fuzelerinin satışının anlaşmalarıyla ilgili milletimizi aydınlatacak çatal yürek bir yetkili yok mu? Türk F-16’lara satıldığını okuduğumuz havadan karaya Popeye Fuzeleri kimleri,hangi ülkeleri bombalamaya hazırlanmaktadır?!



Filistin ve Lübnan’da masum bebeleri,sivil halkı katleden gözü insan kanından başka şey görmeyen İsrail’in uçakları Türkiye’nin hava sahasında eğitim görmüşlerdir!!



Türkiye Hava sahası’nda eğitim uçuşları yapıp geri dönen Bebek katili İsrail’in pilotları ve uçakları şimdi Lübnan’da on günlük bebeleri ve sığınaklarda sivil masum halkı bombalıyorlar!!



Cennet güzeli vatanımızın bir köşesi Konya’da 20 bin kilometrekarelik sahada yüzlerce uçağın katılımıyla yapılan nükleer saldırı tatpikatında , ABD,İsrail ve NATO pilotlarının ( bir insanlık faciasına sebeb olabilecek vahşetin hazırlığının) bu silahlarının nasıl kullanılacağına ilişkin eğitildikleri yazılıp çizildi ; bu meşum haberlerin doğruluk payı nedir ve hangi ülkeleri hedef almaktadır?!



Doğu Akdeniz’de ; Suriye sahillerine yakın yapılan ABD

-İsrail-Türkiye tatbikatları hangi ülkeye saldırı hazırlığıdır?!



Anadolu Kartalı’nın şimdi Lübnan’ı bombaladığı ileri sürülen iddiaların gerçek boyutunu bilen var mı?



Türk Özel Timleri İsrail’in Negey Çölü’nde ne işi var? Bu tür haberlere ilişkin Türk Milletini bilgilendiren bir yetkiliye rastlayan var mı?



İsrail’in ekserî uzmanları Suriye-İran sınırlarımızda kimleri ve hangi akrepleri eğitiyorlar?! Bu tür haberlerin gerçeklik payı ne kadardır, bilen var mı?



Bakü-Ceyhan’ı İsrail’e bağlamak için, Ceyhan-Aşkelon-Eilot Boru Hattı için hangi dalaveralar döndürülüyor?



İsrail Genelkurmay Başkanı Dan Halutz’un İsrail Komandolarını Bolu ve Hakkari’deki Dağ Komando Birliklerimiz’de eğitilmeleri talebi ne durumdadır?



Sınır komşu ülkemiz İran’a yapılması planlanan saldırıda İsrail üçakları Türkiye’de ve Kuzey Irak’ta iniş yapıp ikmallerini gerçekleştirileceklerinin haberlerini duyan var mı?!Bu haberler doğru mudur?

Naçizane hafıza defterimin özetin özeti şimdilik bu kadar?

Allah Müslüman Türk Milletini korusun!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 2:34

NEO/PAGANİST VE EGO/ETNİK TÜRKÇÜLERLE KÜRTÇÜLER

TÜRKİYE’NİN VE TÜRK MİLLETİ’NİN BAŞBELÂSI!!



Kunuya ilişkin benim yazdığım ve Türkiye’de 150 bin üyesi bulunan bir internet gazetesinde yayımlanan beş dizilik yazıyı burada özetleyerek iktibas edeceğim:





Teşpihte hata aranmaz, farz-ı muhal; 80 milyon civarındaki Türk Milleti’nin kalbinden,ruh ve yaşamından Allah indinde tek din olan İslâm’ı çekip alsanız, Türk Milleti; dolayısıyla Türkiye diye bir şey kalmaz ; imamesi kopmuş tespih boncukları gibi saçılıp dağılır..Bunda zerre şüphe yok! Seçenekleri olan bir şey değil! Zîrâ (“milletin mayası kan-ırk değil, dindir!”)



Türkiye Türkiye olalı beri iki ego-etnik ve neo-paganist zümrelerden çok çekti, halen çekiyor! Bu iki zümre; --farklı tonlardaki versiyonları da dahil olmak üzere--, her ne kadar birbirlerinin karşıtı ve amansız düşmanları gibi görünseler de, tabandaki halk kitlelerince bu minvalde tanınsalar da, aslında onların mayaları aynıdır ve aynı kaynaktan besleniyorlar; siyonizmin döl yatağında peydahlanan İtihatt ve Terakki’dir bu!!



“..Yüz elli yılı aşkın bir sürede gelişen siyasi tarih incelendiğin de, Batı kültürlerinde nation karşılığını biz de millî/millet ile örtüştürülerek tevil edilmiştir!.



“ ‘Millet, Kur’anî bir kavramdır ve aynı dinden olanları içerir;19. yüzyılda gelişen Batı/Haçlı sömürgeciliğinin ırk üstünlüğüne dayalı siyasî akımların tesirinde kalan Batı öykünmecisi Osmanlı aydınları da ırk üstünlüğünü içeren nation kavramını İslâm dünyasına taşıyıp tevil ederek, millet kavramıyla örtüştürmüş ve aynı imanı paylaşan, dinen kardeş olan ; aynı millet olan İslâm ümmetini ırk üstünlüğü zehrini enjekte etmişlerdir.’ ” (**)



Mezkur cereyanların bize yansımalarının bir örneğini , Nihal Atsız’ın 4 Mayıs 1941 tarihinde oğlu Yağmur Atsız’a hitaben yazdığı vasiyetnamesinin bir bölümünden iktibas edelim:



“Yağmur oğlum,

“Bugün tam bir buçuk yaşındasın.Vasiyetnameyi bitirdim , kapatıyorum. Sana bir de resmimi yadigâr olarak bırakıyorum.Öğütlerimi tut iyi bir Türk ol,(..) Kürtler,Zabalar, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar Pom-aklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenler, Çingeneler içeriki düşmanlarımız. Bu kadar çok düşmanla çarpışmak için iyi hazırlanmalı.Tanrı yardımcın olsun.Atsız..!”



“Görüyorsunuz, yukarıda düşman olarak nitelenen; Türkiye’nin zenginliğini oluşturan; Türkiye’nin vatandaşları, Türkiye İstiklâl Harbi Mücadelesi’nde yer alarak bu aziz vatan toprağını şehit kanlarıyla sulamış, Rabbul-alemin Allah’a, Allah Kitab’ı Kur’an’a, Alemlerin yüzü suyu hürmetine yaratılan Efendimiz’e iman etmiş, aynı millet , aynı ümmet olmuş ve birbirleriyle evlilikler yaparak bir aile , bir soy olmuş ve cümlesi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aslı , esası , özü, sözü, sesi, nefesi olmuş milleti acımasızca tefrik ederek bölen zihniyetsiz zihniyetin neler ettiğini ürpererek dikkatle izlemek zorundayız!



“T.C.devletinin kuruluşundan beri, Osmanlının çöküş döneminden kalan Siyonist/haçlı zehiri ego-etnik Türkçülerle ego-etnik Kürtçülerin ruhlarımızda oluşturduğu uçurumları köprüleyip , can-cana-yürek-yüreğe gerdanlayarak kardeşlik ünsiyetinin kurulamadığını esefle izlemekteyiz!.



Neo-paganist Türkçüler’in “Ya sev ya terk et” diyerek vatanı babalarının çiftliğiymiş gibi algılayıp nara atarlarken , halen o haçlı-siyonist sömürgeciliklerinden , oryantalislerin içimize ektiği husümetler mevcuttur!.



“Siz kalkar,Ya Allah,Bismillah, Allah-u Ekber , diyerek İslâm öncesinin putperest dedelerinizin putunu tevhidî kelâmlarla ; besmele , tekbirlerle boyalayalayıp-foyalayacağınızı sanırsanız , hem kendinizi aldatmış olursunuz hem de bu cennet güzeli vatanın aziz vatandaşlarını kırar , onları tahrik eder,gönüllerine ünsiyeti değil , fitneyi ekersiniz , nitekim olan da budur!.



“Neopagan , egoetnik Türkçüleri gören nasipsiz,(eski komünist) egoetnik, neopaganist Kürtçüler geri kalırlar mı? Sizin putunuz iyi de , bizim ki niçin tu-ka-kadır diyerek,akla hayale ve vicdana sığamayan ihanetleri işliyor ve islâmın ezelî düşmanı Siyonist/haçlı sömürgeciliğinin maşalığını can-ı gönülden yapıyorlar.



NEO-PAGANİST TÜRKÇÜLERİN SAÇMALIKLARINA

KARŞI BİZ DE SAÇMALAYALIM!!



“Sevgili dostlar,İslâm öncesine baktığımız zaman,hangimizin ve hangi etnik kültürün putları yoktu ki?



“Geçmişte olduğu gibi, bugün de, Peygamberimizin en büyük düşmanları O’nun ırkından olan paganist Araplar değil mi?



“Ve,Ya Allah,Bismillah,Allah-u Ekber’in esas ve yegane maksadı hakkı batıldan ayırmak ve hem bu dünya yaşamını hem ahireti, ölüm sonrasını cennet yapmak,inşa etmek değil mi?



“Yani,siz kalkar İslâm öncesi dedelerinizin putunu tekbir, tehlil ve besmeleyle foyalayabileceğinizi sanırken, salt Türkiye’yi değil , Ardahan’dan Edirne’ye, Anamur’dan Sinop’a kadar yaşamakta olan Müslüman Türk milletini bölüyorsunuz!.Bölücülüğe karşı duruşunuzun farfara ve tatavadan başka bir şey değil! Türkiye’de en tehlikeli bölücü unsuru siz, neo-pagan ve ego-etnik Türkçüler teşkil ediyorsunuz!



“Vicdanınıza sorun , milletin ruhunda , gönül bahçelerinde şeytanın iğvalarını; ırkınızın üstünlüğünü ekerseniz fitne biçmez misiniz?Ve milletin ruhunda , gönüllerdeki kardeşlik , vatandaşlık ünsiyet ve bilincini siler atarsanız ve ya onu mülevvesleştirirseniz , kafaları kir-pas içine sokarsanız devlet ve millet ayakta kalır mı?Bu tür hareket ve düşünce düşmanın ekmeğine yağ-bal sürüp yedirmek olmaz mı? Yazık değil mi bize?!



Biliyorum, aşağı konumdaki çakalların ağzıyla diyeceğiniz şu: “burası Türkiye”! Ben de size hep söylediğim sözü tekrar edeceğim: “Evet, tabiî ki Türkiye , ama putistan da değil; olmamalı , Allah bizi bundan muhafaza etsin.Evet,burası Türkiye,ama siz neopaganist Türkçülerin de baba çiftliği değil”!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- Empty
MesajKonu: yukarıdaki yazının devamı   VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4- EmptyPerş. 19 Nis. - 2:35

BENİM DE İSLÂM ÖNCESİ GÂVUR ATALARIMIN PUTU VAR/DI!!!



“Teşpihte hata aranmaz , farz-ı muhal ; eğer ben putperestliği kabul edeceksem , niçin sizin dedenizin putuna tabii olayım?Siz dedenizin putunu tekbir ve besmeleyle foyaladığınız için mi ben size uydu olacağım, siz , hareket ve ifadelerinizle , kendini unut bizim gibi ol ; başınızı eğip bize dua edin, dediğiniz için mi ben size tabii olacağım? Ve neticede, hem hayatımı hem de mematımı cehenneme çevireceğim?



“Benim de İslam öncesi gavur dedelerimin putu var-dı; ben de alırım gavur dedemin putunu sizden az olmamak üzere foyalar-boyalarım ve hiç olmazsa özgün putum olur.Doğru söyleyin , lafı eğip bükmeyin , Sırplarla aynı kökene (tarihçiler böyle yazıp çiziyorlar) sahip olan ben Müslüman kardeşiniz Boşnak’ı ve vatandaşınızı mı kendinize yakın hissediyorsunuz , yoksa , aynı kökene sahip olduğunuz Hıristiyan Gagavuzlara , Bulgarlara , Mcarlara , Finlilere mi?



“Adı geçen bu unsurların halen Türk olmadıklarını inkâr etmenin imkânsız olduğunu yazanlarınızın akıllarına şaşarım; babası eşek , annesi kısrak olan katır ne eşektir ne de beygir , o artık katırdır, başka bir şey değildir! Bulgar,Macar,Fin gibi unsurları halen Türk saymakla gerçekten beyninizin rendeli olduğuna işarettir, acı-gülünçtür! Ve bu rendeli beyinler burada Türkiye’nin kurtuluşu ve geleceğinin güvencesinin 20 milyon Kürd’ün katledilmesinin gerektiğini yazmaları ; (‘geliyoruz’) şeklindeki çakal pavlamaları , Türk Milleti’nin ve Türkiye’nin en şedit düşmanlarıdır! Size şunu söylüyorum: gelen bulur , eden misliyle görür!



“Selim akıldan yoksun kimileriniz bana, ‘Bin yıldır biz burada , bu topraklarda yaşıyoruz’ şeklinde , yıllara ve geçmiş uzun zamana dayalı tek ve yegane aidiyet değeri imiş gibi takdim ederler ki , kestiğiniz dalda siz de varsınız ; ne olmuş siz bin yıldan beri buradaysanız? Ben yüz otuz seneden beri burada olduğum için niçin siz benden daha millîyetperver ve vatanımızın asıl sahipleri oluyorsunuz?Dahası, 80 milyona dayanmış Türk Milleti’nin içinde 20 milyon Kürd’ün var olduğunu nereden biliyorsunuz? Bu söylemlerle siz kendinize düşmandan beter etmiş olmuyor musunuz? Fitne sayıma düşersek eğer o halde siz ne hale düşeceğinizi hiç hesaba katmaz mısınız?



Yine saçmalayacağım(!), (zira , saçmalamalara en büyük cevap benzerî şekilde saçmalamaktır);sizden/bizden de önce birileri vardı bu topraklarda , şimdi neredeler?



Nasipsiz ve zibidi komünist bir avuç paganist Kürtçü de çıkıp biz on bin yıldır bu topraklardayız ve Hz.İbrahim’e değil , soylarının Nemrud’a dayandığını söylemektedirler ki,en doğru sözleri de budur!.Bir şeyi daha vurgulamak zorundayım;Kürd’ ünden bilmem nesine kadar , insan kitlelerini sekülerleştirdiğiniz kadar siyonizme maşa edersiniz!.



Evet,PKK denen kan içici vampir sürüsünün soyu gerçekten Nemrudîdir.



EGO/ETNİK VE NEO/PAGANİST TÜRKÇÜLERİN ATASI KARAKONÇOLOS!!



Hem , siz tatavacı ego-etnik ve neopaganist Türkçüler , Türk ırkından olduğunuz nerden belli?Olsanız kendinize faydanız yok ki , vatanımıza olsun!.Var sayalım ki , bilmem şu kadar bin yıl öncesinin haso Türk soyunun; Ural-Altaylar’dan kopup gelen Bozkurt’un torunlarısınız , pekiyi sizi bu olgu benden üstün eder mi?



Kemal Tarih’in bir eserinde okumuştum, put-kurt figürünü içimize , Osmanlıyı yıkıp zengin kaynaklarını sömürmek için emperyalist/oryantalistlerin soktuğunu ifade etmektedir!.



Bizzat , müfredat kitaplarına da kimi zaman girmiş ,Türklerin atası şöyle tarif ediliyor:



“Ayakları öküz ayağı gibi,omuzları samur gibi,göğsü ayı gibi,kafası,kulakları kurt gibi..”



Siz nasıl olur da , oryantalistlerin uydurduğu masalları tarih diye algılıyor ve bu denli vahim yanlışlara dalabiliyorsunuz? Beşeriyetin babası ilk insan ilk peygamber Hz.Adem (a.s.) değil mi? Besmele , tekbir , tehlillerle kurt-put başı figürünü insanlara göstererek siz Türk Milleti’ni batılla tahrik ederek bölüyorsunuz!



Bakınız,Nihal Atsız’ın oğlu Yağmur Atsız beyefendi,bugün Türkiyemizin kalburüstü aydın-yazarlarından biridir ve 65 yaşını aşmış bir zattır, “Ömrümün ilk 65 yılı” isimli eserinde, “Atsız Bir Kafatasçıydı” başlıklı bölümünü alın okuyun,dehşetengiz şeyleri itiraf etmektedir.



Merhum Atsız’ın ırk oranını ölçen ilginç çetvelinden söz ediyor , insanların kafataslarını ölçüp-biçerek Türk soyunun kanının oranını açıklıyormuş.Hem ben Türklerle can-cana,ten-tene,ruh-ruha akraba olmuş,bir potada erimiş biriyim; bu benim ruhum ve canım olan Türkler de sizin gibi değiller.Bırakın putunuzu,atın onu materyalizmin kenefine , dosdoğru iman edin ki sizinle de can-cana,ten-tene,ruh-ruha bir potada eriyelim ve hamle üstüne hamle yapıp, Türkiye’yi Küreselgüç, Cihan Devleti, Büyük Türkiye konumuna taşıyıp yüceltelim ; huzuru,adaleti,refahı inşa edelim!!.



Bunun şakası bile edilemezken , basbayağı insanlar hakikatmiş gibi algılıyor ve Türk kanı oranını düşük çıkanlar ruhen ve zihnen alt-üst olduğu gibi,gizli bir düşmanlık da besleyebiliyor!.Sizin ırkınız benim ırkımdan habbe kadar üstün değil!



Kendi adıma açıkça söylüyorum,(kim ne derse desin , umrumda değil),ben bugünkü Türkiye’nin sınırlarını kabul etmiyorum;bana az ve dar geliyor;ben neo-Osmanlıyı özlüyor,kafamda bunu evirip çeviriyor,hayalini kuruyor ve bu minval üzere fikir beyan ederek , insanlara konuşuyor,kendi çapımda plân ve projeler takdim ediyorum!.



Evet , ben anamın ak sütü gibi helal Bosna-Bîhaç’tan Yemen’e,Cezayir’den Buhara’ya , Semerkant’a kadar asıl ve esas vatanımı istiyorum!.



Sakın bana hayalcisiniz , demeyin, yoksa sizin kalbinizi kırarım ve derimki; “Öküzler hayal edemez”!!.



Yukarıda ki satırlarda kısaca temas ettiğim gibi,Türkiye’nin üç doğal savunma kalelesi vardır; Bosna-Bîhaç,Filistin ve Kafkasya’dır;biliyorsunuz,Allah ihmal etmez,mühlet verir,bize verilen mühletin sonuna geldiğimizi düşünüyorum ki,mezkur üç savunma hattımız da işgal altındadır ; kendime ve size değil , billahi masum çocuklara ve kadınlara acırım!!.Kendimize gelelim ve içimizdeki bizden imiş gibi maske takınıp çakallar korosunu öttürüp bin bir çirkefi işleyip,bizi biz yapan dinimiz İslâma saldırıyorlar!.Dinimize irtica, bize mürteci diyorlar!







Bu sitede,Turan’dan söz edenlere söylüyorum,onun mümkünatı yok;ben İslam Birliği’inin kurulmasından yanayım,kültür,ticaret,finans,eğitim köprülerinin kurulduğu apaçıktır, yeterki biz , haraket kabiliyetini yitirmiş mavna durumumuzdan bir sıyrılalım ve el-ele tutuşup hamle yapmayı bilelim, tatava değil , iş yapalım!



İslâm Birliği’nin kalp-gâhı da Türkiye olacak doğal olarak.Ey iman edenler,iman ediniz, ayetinin uyarısı ile uyanmamız gerekiyor.Efendimiz: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz,bir birinizi Allah için sevmedikçe iman etmiş sayılmazsınız” buyuruyor!



Uzunca yıllar önce , Zaman Gazetesi’nin Pakistan eski Cumhurbaşkan’ı merhum Ziyaül Hak ile yaptığı bir mülakatı hatırlıyorum,(benim acizane arşivlerimin bir köşeciğinde mutlaka mevcuttur),mezkur devlet başkanı,Türkiye’yle birleşmek için gerekirse,Pakistan bayrağını kaldırıp Türk bayrağı altında tek millet olarak; büyük ve küresel bir İslam devletinin kurulması için teklifte bulunduğunu biliyorum!.



Sonra,Azerbaycan eski devlet Başkanı Aliyev’in TBMM Kürsüsünden şu mealdeki sözünü aptallar unutur: “Tek millet iki devlet olmaz”!..



Ahhh,diyorum ahh bizler, küçük çocukları ve aklî dengeden yoksun mazlumları istisna ettikten sonra,bizlere ne etmeli!?

Ya yeni hâl ya izmihlâl! Türkiye’nin şu hali ,atını sırtında taşıyan ahmak kovboydan farksızdır!



Kraldan büyük kralcıları görmek zorundayız; ülkemizin en etkin medya kuruluşlarına bakın, Filistin Yahudiler’in vatanıdır,şeklinde yazıyorlar,tezleri de üç bin yıl öncesinde Yahudilerin yaşamış olduğunu ileri sürüyor ve bu bir hakk imiş gibi algılatılmaya çalışılıyor ; aynı cyripto yamuk kalemler Müslüman Türk Milleti’nden çok önceki tarihlerde bu topraklarda yaşamış masal uygarlıklardan söz ediyor,Rum ve Ermeniler’in vahşetlerini gizleyip gözümüzde cilâlayıp bir zamanlar onların burada yaşadıklarını gündemde sürekli tutuyor,kazara yerin altından bir taş çıksa orayı tarihi bir anıt diye taktim ediyor,oranın restorasyonunu bizim paramızla yaptırdıklarını görmüyor muyuz!? Bu eylem , tarihî eserlere,uygarlıklara saygı gereğinden değil, sömürgeci isteklerinin gereğidir! Bakınız , kimi zaman “Keşke Türkler Müslüman olmasaydı!” diyorlar! İsimlerine bakarsanız bizden birileri gibi, ama söyleyene değil , söyletene bakıp beynimizin sis perdelerini çeker,feraset güneşinin aydınlığında bakarsak onların çift kimlikli, halk içinde Müslüman Türk,ama mabetleri başkadır, dini referansları başkadır, biz Müslümanlara da aralarında “acı soğan,kâfir” dedikleri biliniyor!



Nasipse, gelecek yazı serisinde azmin eğiminde, sabrın örsünde umudu yeşertmenin çözüm ve çarelerini tartışacağız!

Gelecek yazılarımız bu başlığa gelen tepki mektupları ile yansımalara yer vereceğiz nasipse…Bu arda, dağların yüklenmekten çekindiği “OLUR”u yüklendiğimizin bilincinde olup davası,iddiası,ideali,acısı, yürek sancısına sahip olanların Kurban Bayramlarını can-ı gönülden tebrik ediyor, mübarek Kurban Bayramımızın insanlık alemine hayırlara vesile olmasını Rahman ve Rahim Allah’tan niyaz ediyorum!!



Dip notlar:

*İsrafil Kumbasar, Yeniçağ,19.08.2005,

**daha geniş bilgi için Ali Bulaç’ın “Çağdaş Düzenler ve Kavramlar” isimli eserine bakılabilir,1.baskı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
VAR OLMANIN VE VAR KALABİLMENİN ŞARTLARI-4-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Siyaset :: Genel Siyaset-
Buraya geçin: