Yunanistan zaferinin ardından dün gece Norveç'le berabere kalan Milliler yazarlardan geçer not aldı
ERMAN TORĞLU-HÜRRİYET
Hatadan dönünce
YUNANİSTAN maçına çıkan kadro, başarılı olmuş. Öyle veya böyle maçı 4-1 kazanmışız. Bu maçta, bu kadar oyuncunun yeriyle oynamayı anlamak mümkün değil.
Ticarette bir kural vardır. İyi giden işyeriyle oynamazsın, sistemi bozmazsın. Fatih Hoca, ne düşündü anlayamadım. Zaten ikinci yarıda yaptıkları kendisinin birinci yarıda ne kadar ters işler yaptığının kanıtı. Hakan Şükür, gene hakeme şikayet ediyordu, "Öğretmenim bana faul yaptılar, formamdan çektiler" diye...
Geçen haftaki kadroda bir yerde oynayabilirsin. O da nerde? Tümer’in yerine Emre’yi tercih edersin. İkisini beraber oynattığın an, ikisi de takıma patronluk yapmak istiyor. Hiçbir müessese iki başlı yürümez, iki patronla yürümez. Nitekim de yürümedi.
İlk yarıda Norveç, önce bizi biraz uyuttu, üstümüze geldi, sonra da bizden çok çabuk geri geldiler. İlk yediğimiz golde defansın büyük hatası var. Saçmasapan bir ofsayt taktiği, yine gol. İkinci yediğimiz golün yaratıcısı Hakan Şükür. Topu 5 pastan kaleye vuracağına, geriye çıkarıyor, o top bize gol oluyor.
Taşlar yerine oturdu
İkinci yarı kadroda taşlar yerine oturduğunda baskılı oynamaya başladık. Gökdeniz de ileri ortaya girince Norveç’in ortasında oynayan uzun oyuncuların dengesi bozuldu. Onlar da bu ortayı üçlemeyerek bize yardım ettiler. Seken bütün toplar, bu sefer bizi buldu. Yani, Norveç Teknik Direktörü, bu sıralar uyuyordu. Bir büyük hata daha yaptılar. Çok geriye kaçtılar. Bizim gücümüzü, kuvvetimizi hep hücumda kullanmamızı sağladılar. Biraz üstümüze gelselerdi bu maçı 2-2 yapamazdık.
Futbolda genel bir kural vardır. Bu hiçbir zaman değişmedi, değişmeyecek de. Bir kaleci, takımın yarısı demektir. Dün gece Norveç kalecisi Myhre gene bu cümleyi haklı çıkardı. Neticeyi ve takımı yarıdan böldü.
Hamit Altıntop, yaptığı bir hata dışında mükemmel oynadı. Milli Takım futbolcularının şunu iyi bilmesi gerekir. Eğer Hamit Altıntop takımda oynuyorsa, rakip ceza alanı civarındaki bütün serbest vuruşlara o vurmalı.
Maçın hakemi, iyi bir yönetim gösterdi. Lehimize işaret ettiği penaltıdaki büyük hatasını bir nolu yardımcısı kurtardı.
NOT: Formda oyuncular Milli Takım’a alınır, tamam. Peki, Halil Altıntop diye bir oyuncu, Alman Ligi’nde oynuyor Schalke’de. Hem de her hafta mükemmel. Şu sıralar forvet sıkıntısı çektiğimiz bir dönemde niye Milli Takım’a alınmaz, anlayamıyorum. Bu konuda acaba Fatih Terim’le aralarında bir sorun mu var yoksa Halil Altıntop kalitesindeki bir oyuncuya bizim Milli Takımımız’ın ihtiyacı yok? Veya bu Halil Altıntop’u oynadığı mevkideki bazı oyuncular mı istemiyor. Çok merak ediyorum, inşallah bir yerlerden ses verirler.
RIDVAN DİLMEN-MİLLİYET
Yunanistan ve Norveç maçlarının 180 dakikasının 135 dakikası mükemmel oynadık. Bu 135 dakikada altı gol attık, bir gol yedik. Sadece bir 45 dakika kötüydük. Onda da 2-0 geriye düştük.
Bosna - Hersek maçındaki Norveç'in mağlubiyeti Fatih Terim'in söylediği gibi takıma rahatlık getirmişti. Karşılaşmanın ilk yarısında Norveç'in işini çok kolaylaştırdık. Sahanın her bölgesinden uzun oynayıp, Hakan Şükür'ün yanındaki iki stoperin tüm toplara vurmasını sağladık. Hatta duran topları bile göbeğe şişirdik. Kısacası Norveç'in ekmeğine yağ sürdük. Onlar da uzun toplarla savunmamızın arkasına sarktılar ve 2-0'ı buldular.
Bildiğimiz oyun
İkinci 45 dakikada oynamamız gereken oyunu oynadık. Yani bildiğimiz ayağa çabuk pasları yaptık, derinlemesine toplarla savunmanın dengesini bozduk. Ve sonuçta 4-5 tane pozisyon yakaladık. Özellikle bu yarıda Mehmet Aurelio ile Emre Belözoğlu ilk yarıdaki tutukluklarını üzerlerinden attılar, daha çok risk aldılar. Hatta sırtı dönük topları bile kazandılar. Bu iki oyuncunun topla bu kadar buluşması Norveç'e de kontra şansı vermedi. Bizim baskılı oynamamızı sağladı. Üretkenliğimiz arttı. Ancak olması gereken golleri kaçırdık, kaleci Myhre'nin inanılmaz iki hatasıyla zoru başardık.
Kısacası Milli Takım, ikinci yarıdaki arzulu, heyecanlı ve iyi futboluyla istediğini almayı başardı. Tabii ki galip gelmek isterdik ancak bir puan bile 2008 yolumuzu bence açmaya yetti. Futbol enteresan bir oyun. İlk yarıda hiçbir şey yapmayan Milli Takım, pozisyon bile bulamazken, ikinci yarıda olmadık işlere tanık olduk.
İsviçre - Avusturya ortaklığı ile yapılacak Avrupa Şampiyonası finallerine rezervasyon yaptırmıştık. Artık başarılı asistanımız Şükrü kardeşimiz biletleri okeyletebilir.
İLKER YASİN-HÜRRİYET
Teşekkürler Myhre
ESKİMİŞ, yaşlı ve Avrupa şampiyonluğuyla doymuş Yunanistan karşısında, alınan galibiyetin şovu dün gece az kalsın Frankfurt’ta şokla sonuçlanacaktı. Tüm Türkiye’nin kaleci Myhre’ye teşekkür etmesi lazım. Milli takımımızın tarihinde böyle hediye nadir görülür.
Milli takım, Atina’da iyi futboluyla değil, konsantrasyonu ile kazanmıştı maçı. Dün en büyük sıkıntı konsantrasyon sıkıntısıydı. Her yönüyle tekleyen Türk futbolunun "rap rap" diyen ayak seslerini sadece bir galibiyetle duymak, o kadar kolay değil. Daha çok işimiz var. Milli takım bu maçı Oslo’da oynasa, dün geceki özellikle ilk yarıdaki futbolundan daha iyisini oynardı.
Frankfurtta seyircisiz oynadığımız diğer maçları kazanmıştık ama hiçbirinde göze hoş gelen futbol oynayamadık. Bir başka gerçek, Milli Takım cumartesi-çarşamba maçlarında 6 puanı almış değil.
Bence Terim’in oyuncu tercihleri de riskliydi. Barcelona bile Ronaldinho, Messi, Deco, Saviola gibi yıldızlarla, koşan çarpışan ve ekip olan Liverpool’a eleniyor. Tümer-Emre-Tuncay-Gökdeniz-Sabri-Hamit hepsi ofans özellikleri olan oyuncular. Ayrıca Sabri’nin solda işi ne. Aurelio’ya kim yardım edecek, rakibi kim bozacak, pres yapacak, top kapacak. Hüseyin, bu takımın içinde olmalı her zaman. Duran topların hepsi kalemizde tehlike yaratıyor. Terim, bu sorunu çözmek zorunda.
Bir puan yeterli
Volkan, bu psikolojisiyle milli takımın kalecisi olamaz. 30. dakikada 3 metreye kornerden gelen topa çıkmadığı zaman şanslıydı. Önündeki arkadaşlarıyla iletişimi zayıf. Emre Aşık’la Servet ikilisi adam paylaşımında ve kademede zaman zaman hata yapıyor. 40. dakikada Hakan, altı metreden geri pas vereciğine topu kaleye yollasa, skor 1-1’e gelecek ve dönen top kalemizde ikinci Norveç golü olarak gitmeyecekti.
İkinci yarıya iyi başladık ve maçın hakimiydik. Gökdeniz ve Tuncay, net gol pozisyonlarından yararlanamadılar. Sabri, eski yeri sağa geçip, Volkan sola alındı. Doğru olan buydu. Biz ikinci yarıya riskli oyunla gol hesapları başladık. Rakip kontraatak düşünüyordu. Emre Belözoğlu, mükemmel oynamaya başladı. Topu rakip alana yığdık ve Myhre’nin inanılmaz iki hediyesiyle skoru eşitledik. Hele 89. dakikada gelen gol, Yunanistan maçı sonrasında başlayan büyük sevince gölge düşmesini önledi.
Norveç, son 14 maçında 2 galibiyet alabilmiş sıradan bir takım. Carew’den başka tehlikeli oyuncuları yok. Diğer kaliteli oyuncuları Pedersen ise cezalı. Disipli ve yardımlaşmalı oyunlarını kalecilerinin yaptığı iki hatayla galibiyete dönüştüremediler. Bu beraberlik 2008 yolunda A milli takım için yeterli. Bizim aldığımız 1 puandan daha önemlisi, Norveç’in alamadığı 2 puandı.
GÜRCAN BİLGİÇ- SABAH
İsteyince yapıyoruz
Yunanistan zaferinin millilerin tüm dikkatini emdiğini, ilk yarı bittiğinde kalemizde gördüğümüz iki golle anladık. Ders önemliydi. Fatih Terim'in maçtan önce korktuğu başına geldi ve hırsımızı korumamıza rağmen dikkatimizi soyunma odasından sahaya getirememiştik.
Cumartesiden üç oyuncusunu İstanbul'a gönderen Terim'in yine B planı ile ikinci yarıda maça ortak olduğunu gördük. Spor müdürümüz Serdar Çelikler, Yunan maçı öncesinde Dünya Kupası eleme Grubu'ndaki son maçlarımıza dikkati çekerek, "Fatih hoca hep B planları ile maçları kazanmayı başardı" dedi. Bu kez beşinci maçımızda Terim'in klasiği tekrarlanıyordu.
Atina'daki performansı ile bir anda transfer piyasasına ismini koyan Sabri, sol bekte oyuna başladı. Hem de "Sağ ayaklı sol bek istemiyorum" prensibi ile Ümit Özat'ı kadroya çağırmama nedeni açıklayan Terim'in tercihiyle. Norveç'in sağ kanadını hedef seçmelerine rağmen Sabri'nin etkili bindirmeleri iki de kaldı.
Sonra ikinci yarıda herkes yerine geçti. Gökdeniz forveti ikiledi ve gurur savaşımız başladı. Norveç'i 19 dakika kalemize yaklaştırmadan baskı oluşturduk. Gökdeniz ile iki kez gole çok yaklaştık ve Hamit 72'de füzeyi patlattı. Hamit-Sabri ikilisinin 'efsane' olmaya yakın performansları ile heyecanımızı yakaladık. Milli ruh geri geldi. Norveç devamlı defansif değişiklikler yapmaya başladı.
TEZKEREYİ ALDIK
Bu kritik dakikalar içinde golün dibinde geziyor ama filelere dokunamıyorduk. B planı bize inisiyatif üstünlüğü getirmiş, ilk yarıda birkaç şut dışında yanından geçemediğimiz Norveç kalesinde ablukamızı yaratmıştı. İstediğimizde neler yapabileceğimizi 45 dakika rötarla ispatladık. Sonucu zor da olsa istediğimiz gibi yaptık.
Gurbette geçirdiğimiz askerlik dönemimizi, sonunda tezkeremizi alarak tamamladık. Bundan sonra daha moralli ve güvenli maçlar oynayacağız. İyileşen ve form tutan yıldızlarımız olacağı gibi, yeni yıldızlar da yaratabilecek kapasitemizle haziranı bekleyeceğiz. Bu sonuca üzülmeden, sadece kızarak yorum getirmeliyiz. Bu çocuklar ve bu teknik heyet bize çok anlamlı bir galibiyet hediye ettiler.
Şimdi de kaderlerini ellerinde tutuyor, sadece kaybettikleri küçük avantajı yeniden yakalamak için fırsat bekliyorlar.[/center]