Yeni Çıkan Kitap Tanıtımları

Sosyal Zeka - Başarının Yeni Bilimi

Dünyaca ünlü bir yönetim danışmanı ve kitapları satış rekorları kıran bir yazar olan Karl Albrecht, yeni kitabı `Sosyal Zekâ`yla `başarı` kavramında yeni bir çığır açıyor ve sosyal zekâyı “başarının yeni bilimi olarak` tanımlıyor.

`Sosyal Zekâ` son dönemde bilim dünyasında da kabul gören çoklu zekâ teorisine yaslanan bir kitap. Kitapta, sosyal zekâ bileşenleri tek tek ele alınıyor ve bunlarla ilgili yetenekleri geliştirmeye yönelik çarpıcı öneriler veriliyor. Kitapta anlatılan becerilerle ilgili uygulamalar ve örnek vakalar, iş dünyası ve başarı konusunda ufuk açıcı nitelikte.

Karl Albrecht, sosyal zekâyı bir yandan insanların desteğini kazanırken, diğer yandan da onlarla iyi ilişkiler kurabilme yeteneği olarak tarif ediyor. Albrecht kitapta kişisel düzeyde sosyal zekânızı geliştirmek için oldukça kolay ulaşılabilir ve kapsamlı bir model öne sürüyor. Her birimizin karşılaşabileceği sosyal durumları ele alarak bu durumlarla çok daha başarılı bir şekilde başa çıkma yolları gösteriyor. `Sosyal Zekâ`da aydınlatıcı örnekler, hikâyeler, örnek olaylar, durum stratejileri ve kendi iletişim yeteneklerinizi ölçebileceğiniz değerlendirme tabloları da mevcut.

IQ ve EQ`dan Sonra Sosyal Zekâ

Sosyal ilişkiler hayatın her alanında olduğu gibi, iş dünyasında başarıda da anahtar kavram. Fakat bizler zaman zaman davranışlarımızın yol açabileceği hesaplanamayan sonuçları göremeyebiliyoruz. Karl Albrecht, `Sosyal Zekâ`da bizlere bu tür kör noktalarımızı keşfedebilmemizi sağlayacak ipuçlarını gösteriyor.

Esprili bir dille kaleme alınan kitap, iş hayatındaki etkileşim stillerimizi `sürücü`, `lokomotif`, `diplomat` ve `yalnız` adını verdiği dört kategoriye ayırarak açıklıyor.

Sosyal yetersizliklerin iş dünyasında yol açtığı yıkıcı sonuçlar, organizasyon içi çatışmalar, hiyerarşik ilişkiler, cinsiyet siyaseti, farklılıkları bir arada bulundurmanın önemi, katma değer yaratma, özel günlerden ve fırsatlardan yararlanma gibi konuların her biri iş dünyasında başarıya giden yolda nasıl kullanılacağını açıklıyor.

Konuyla ilgili görüşünü istediğimiz Prof. Dr. Nevzat Tarhan kitabı şu şekilde değerlendirdi:

`Dr. Karl Albrecht, iş yaşamında iletişim becerileri ile ilgili incelikleri çok başarılı bir biçimde sistematize ederek anlattığı bu eseriyle önemli bir boşluğu dolduruyor. Narsisizm tehlikesini, toksik davranış tanımı ile kendisine ve başkasına zarar veren eylemleri, empatinin önemini örneklerle vurguluyor. Albrecht`in, açık ve samimi olmayı sosyal zekâ sınırları içinde ele alması, bunun insan ilişkilerinde güveni artırıcı etkisini vurgulaması önemli. İnsanların özledikleri saygı, yardımseverlik gibi becerileri geliştirerek birçok anlaşmazlığın yok edilmesini, bağnazlığın ve kutuplaşmanın azalmasını sağlayacak bu kitap, hem bireysel mutluluğa hem toplumsal barışa hizmet edebilecek kapasitede.`

İnsanlık tarihinde hiçbir peygamberin hayatı bu kadar büyük alâka görmemiş, hiçbir insan hakkında bu kadar eser yazılmamıştır.

Sevgili Peygamberimiz`in hayatının daha iyi öğrenilmesine yapılabilecek küçük bir katkıyı, en büyük bahtiyarlık kabul edenler bulunduğu müddetçe, Efendimiz hakkında daha birçok kitap yazılacaktır.
Tamamen Kur`an ve Sünnet`e uygun şekilde hazırlanan bu eserde, akademik çalışmanın gereklerine uyulup, konu hakkında diğer kitaplar da gözden geçirilmiştir.

Ayrıca çalışmamızda, konuların daha iyi anlaşılabilmesi için, haritalar ve krokiler kullanılmıştır.
Kayıhan Yayınları, böylesine güzel bir eseri yayınlamakla; O`nun nurundan istifade, O`nu örnek edinme, O`nun ahlakıyla ahlaklanma, edebiyle edeplenme, ümmeti olarak yaşayıp ümmeti olarak ölme ve şefaatine nail olma temennisindedir.

Yazarı: Aliya İzzetbegoviç
Yayınevi: Klasik Yayınları
Türü: Hâtırat
Sayfa: 590

“Kahramanca bir hareketin büyüklüğü, onun ne faydalı olmasında ne de makul olmasındadır. Çünkü çok defa makul değildir. İnsanın başından geçen ve geçirilen dram, bu dünyada ilahi olanın en parlak işaretidir ve onun büyük insanlar için kalıcı ve evrensel olan kıymet ve manası buradadır. Bu dünyada mücadele vererek ıstırap çeken büyük trajik şahsiyetleri mağlup değil galip sayabildiğimiz için bir başka dünyanın hakikati daha aşikar görünmez mi?”


Balkanlarda tarihe tanıklık eden bir lider

Aliya İzzetbegoviç, 1925 yılında Bosna Hersek’in Bosanki Samac ilinde doğdu. Babaannesi Üsküdarlı bir Türk kızıdır. İki yaşındayken ailesiyle birlikte, hayatının en önemli kısmının geçeceği Saraybosna’ya taşındı. Saraybosna’da hukuk eğitimi gördü ve diğer çalışmalarının yanı sıra avukat olarak çalıştı.

1983 yılında düşüncelerinden dolayı 14 yıl hapse mahkum oldu. Cezasının 5 yılını hapiste geçirdi. Yugoslavya’nın dağılma sürecine girdiği dönemde Demokratik Eylem Partisi (SDA)’ni kurdu ve partinin genel başkanı seçildi.

Komünist yönetimin çökmesiyle birlikte yapılan ilk serbest seçimlerde Bosna Hersek Federal Cumhuriyeti Devlet Başkanı seçildi. Sırp ve Hırvat güçlere karşı yürütülen bağımsızlık savaşına liderlik yaptı. 1995’te savaşa son veren Dayton Anlaşması’nı imzaladı.

“Kahramanca bir hareketin büyüklüğü, onun ne faydalı olmasında ne de makul olmasındadır. Çünkü çok defa makul değildir. İnsanın başından geçen ve geçirilen dram, bu dünyada ilahi olanın en parlak işaretidir ve onun büyük insanlar için kalıcı ve evrensel olan kıymet ve manası buradadır.

Bu dünyada mücadele vererek ıstırap çeken büyük trajik şahsiyetleri mağlup değil galip sayabildiğimiz için bir başka dünyanın hakikati daha aşikar görünmez mi?”

Geçtiğimiz aylarda, ardında bir özgürlük mücadelesi bırakarak bir “Bilge Kral” ayrıldı aramızdan: Aliya İzzetbegoviç… Bosna Hersek’in 1990 sonrasında başlayan bağımsızlık mücadelesinde adını sıkça duyduğumuz bir isim. Balkanların ortasında 1990’larda Boşnak halkının özgürlük adına verdiği mücadelede onların güvendiği ses, soluklarını tüm dünyaya duyuran lider, bilinen ismiyle “Bilge Kral”, Boşnak halkının ulusal bağımsızlık mücadelesinin o olmadan anlaşılmayacağı şahsiyet. Aliya İzzetbegoviç’i herhangi bir liderden ayıran en önemli özellik de onun liderliğinin çok yönlülüğüdür. O, siyasi bağımsızlıktan önce toplumunun medeniyet değerlerine sahip çıkmış, bu değerlerin entelektüel planda yeniden diriltilmesinin mücadelesini vermiştir. Bir aydın olarak ülkesini, halkını ve sahip olduğu değerlerin savunmasını yapmış, düşüncelerinden dolayı ağır hapis cezalarına çarptırılmayı göze alabilmiştir. Yapı itibariyle siyaset ilişkilerine uzak olmasına rağmen ulusunun en zorlu zamanlarında liderlik yapmak gibi tarihi bir sorumluluğu da omuzlamaktan kaçınmamıştır. Bosna’nın bağımsızlık savaşı sırasında yürüttüğü liderlik, kişiliğinin bu farklı boyutlarını da gözler önüne sermiştir. O, kendi içinde yaşattığı inanç ve ülküsünü halkına da yansıtabilmeyi başarabilmiş ve Balkanların ortasında özgürlük mücadelesi veren halkının direniş bilincini sürekli canlı tutmayı sağlayabilmiştir.

“Bilge Kral”

Bir lider ve entelektüel olarak halkının yeteneklerini ve zaaflarını iyi kavrayan Aliya İzzetbegoviç , Bosna’nın haklı davasının dünyaca kabul edilmesini ve bu savaştan siyasi ve askeri bir zaferle çıkılmasını sağladı. Devlet başkanı olarak sergilediği bu yeteneğinin yanı sıra diplomatik alandaki başarısı da bu özgürlük mücadelesinin uluslar arası platformda meşruiyet kazanılmasında ve Bosna’nın bu günlere gelmesinde en önemli unsur oldu.

İzzetbegoviç’in kendisinin kaleme aldığı ve tüm bu özgürlük mücadelesini anlattığı, tarihi belge niteliğinde tarafsız dökümanları da içeren eseri “Tarihe Tanıklığım”, çocukluğundan başlayarak, Bosna’nın bağımsızlığını kazanmasına kadar geçen dönemin olaylarını anlattığı bir otobiyografidir.

Bosna Hersek’in tarihi ile ilgili giriş mahiyetindeki bölümden sonra yazarın çocukluk ve gençlik yıllarına ait hayatından kesitlerin yer aldığı ikinci bölümde doğduğu yer ve zaman, ailesi, çocukluk – gençlik yılları, ilk mahkumiyetinden sonra evliliği, çocukları ve torunları ile ilgili bilgiler genel hatlarıyla anlatılıyor. Yazarın giriş kısmında da belirttiği gibi eserde okuyacaklarımız çoğunlukla hayatından kesitler şeklindedir; hayatının bazı ayrıntıları ya unuttuğunu ya da bu ayrıntıların sadece kendisinde kalmasını istediği şeyler olduğunu söylüyor. Tüm bunların dışındakilerin de bir otobiyografiden çok bir vakayiname; kendisinin hayatı boyunca cereyan etmiş olan olaylarla, kişisel değerlendirmelerinin de elverdiği ölçüde doğru ve dürüst biçimde yeniden gözden geçirilmiş bir hesaplaşma olduğunu belirtiyor.

Hatıralar, hem hayatını öğrenmek istediğimiz kişinin insani özelliklerinin yer aldığı ama en önemlisi de tarihin kesişim noktasında duran, bir yandan tarih olurken diğer yandan tarihi yazan Aliya gibi şahsiyetlerin; “kendi kişisel deneyiminin iplikleriyle” olayları nasıl bağladığını göreceğimiz türden eserler. Tüm bu tarih ilmeklerinin öznellikten nesnelliğe ulaşması için olsa gerek Aliya, bazı olayları yaşandığı anki şekliyle ve değerlendirmeleriyle vermiş. Ki böylelikle bugünden geleceğe uzanan veriler de yeni nesillere ilk andaki duygu ve düşünceler ışığında, daha tarafsız halleriyle aktarılmış olsun. Eserde mektuplara, konuşmalara, mülakatlara bu kadar sıkça yer verilmesinin en büyük sebeplerinden biri de bu tarafsız olarak anlaşılmak istenme duygusu olsa gerek .

Eserde Aliya’nın mahkumiyetiyle ilgili olaylar, savaş günleri, savaşa son veren Dayton Anlaşması ve Dayton sonrasındaki siyasi ve diplomatik değerlendirmelerin yer aldığı bölümler oldukça kapsamlı. Ayrıca kitabın içerisindeki konuların gidişatına göre yer verilen tarihi vesika niteliğindeki röportajlar ve yazıların yanı sıra daha kapsamlı vesikalar, ekler bölümünde bir araya getirilmiş. Yine kapsamlıca hazırlanan dizin bölümü de araştırmacılar için oldukça makbule geçmiş.

Entelektüel, eylem adamı, siyasetçi, özgürlük savaşçısı (belki “mücadelecisi” demek daha doğru olur; çünkü değişik konularla ilgili değerlendirmelerinde de gördüğümüz gibi o, savaşarak çözüm bulmaktan ziyade olayları savaş noktasına getirmeden bir çözüm arayışı içerisinde olmuş her zaman) ve düşünür kimliğiyle halkına öncülük eden Aliya İzzetbegoviç’in kitapla ilgili özet cümlesiyle noktalayalım yazımızı: “Kısacası bu kitapta okuyacaklarınız, benim, tarihimizin zor bir dönemine ilişkin gerçeklerimdir.”

Sevan Nişanyan ve Müjde Nişanyan’ın satış rekorları kıran bu benzersiz rehberi Türkiye’nin sıra dışı, özgün, harika küçük otellerini tanıtıyor. Küçük Oteller Kitabı’nın 2007 baskısında eski baskılarında bulunmayan 30’dan fazla yeni otel var. Tüm bilgiler yeni baskı için yeniden gözden geçirildi. Yorumların büyük çoğunluğu yeniden yazıldı.

Ne Dediler?
Muhteşem bir el kitabı Mr. Gurme, Hürriyet
Sadece bakılacak değil okunacak bir rehber Mehmet M. Yılmaz, Radikal
Gizli mücevherler atlası Murat Birsel, Sabah
İnanılmaz küçük güzel oteller Duygu Asena, Milliyet
We use your Little Book religiously. Robbie Ferrigan, US Embassy, Ankara