Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Kur'an Öğrenme mevsimi-Yaz!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Remzi
Tecrübeli Kullanıcı
Tecrübeli Kullanıcı
Remzi


Mesaj Sayısı : 41
Yaş : 37
Kayıt tarihi : 04/08/06

Kur'an Öğrenme mevsimi-Yaz! Empty
MesajKonu: Kur'an Öğrenme mevsimi-Yaz!   Kur'an Öğrenme mevsimi-Yaz! EmptyPaz 19 Kas. - 1:02

03.07.2006
Kur’an Öğrenme Mevsimi-Yaz

Müslümanlar olarak çoğumuz Kur'an okumasını arzu edilen seviyede bilmiyor, çocuklarımıza da yine o seviyede öğretmiyoruz. Faydalı olabileceği ümidiyle bu önemli eksiğimizin birkaç sebebini hatırlatmak istiyorum.
Bunlardan birincisi, Kur'an-ı Kerim'i düzgün, hakkını verecek şekilde okumanın ehemmiyetinin bilinmemesi; ikincisi, Kur'an öğrenmenin, üstesinden gelinemeyecek derecede zor telakki edilmesi; üçüncüsü de, yaz tatilinde 15-20 gün bir camide veya dedemizden, ninemizden yarım-yamalak öğrendiğimiz miktarın kafi görülmesidir.
İzaha üçüncüsünden başlayacak olursak; evvela , fem-i muhsin sahibi olmayan herhangi bir insandan talimsiz, tecvidsiz öğrenildiği kadarıyla Kur'an bilinmiş sayılamaz. Bu ancak bir başlangıç olur; devam edilirse bir temel vazifesi görebilir.
İkincisi, Kur'an-ı Hakîm, öğrenilemeyecek kadar zor değildir. Ama onun büyük bir iş olduğunu bilip gerekirse yıllarımızı dahi vermeyi kabul ederek işe başlamalıyız ve gerekiyorsa vermeliyiz.
İnsanlar bir kariyer elde edebilmek ve bir iş bulabilmek için bir yabancı dil bilmesi gerektiğinde onu öğrenebiliyor. Ama onu mühimseyen, senelerini verebilen, lugatlarla, bilgisayarla, teyplerle sabahlara kadar çalışan insanlar istedikleri dili öğrenebiliyorlar.
Kur'an öğrenmek bir yabancı dil öğrenmekten daha zor olmadığına göre onun ehemmiyetine inanıp gecesini gündüzüne katarak Allah'ın verdiği kabiliyetleri seferber edebilen insanlar Kur'an'ı da öğrenebilirler.
O zaman iş, gelip ehemmiyetine inanmaya dayanıyor.
Öncelikle , her müslümanın ‘namazı sahih olacak' kadar Kur'an'ı öğrenmesi farz-ı ayn kılınmıştır. Aks-i takdirde bir kısım hatalarla namaz fâsit olmaktadır. Bu mevzuda ‘bilmeme' sadece yeni müslümanlar için mazeret kabul edilmiş, o da öğrenebilecekleri bir zaman dilimi ile sınırlandırılmıştır.
Diğer taraftan hiçbir fıkıh kitabında Kur'an-ı Kerim Arapça olduğu için şu hatalar Arap olanların namazını ifsat eder de Arap olmayanınkini ifsat etmez diye bir hüküm görmüyoruz. Çünkü Allah herkese öğrenme kabiliyeti vermiş. Zamanımızda olduğu gibi dünyanın neresine gidilirse gidilsin hem öğretecek hoca, hem de öğrenecek yer bulmak mümkün, Çin'e kadar, Rusya'ya kadar.
Bu durumda insanın öne sürecek bir mazereti de kalmıyor. O zaman buna ehemmiyet vermeyip vakit ayırmayanlar, emek sarfetmeyenler kendilerine zulmetmiş, kendilerine yazık etmiş demektir.
İnsan bir de mahşerde Allah'ın huzurunda hesap vereceği ânı, ‘Büyük Buluşma'yı düşünmeli. Allah (celle celâlühû), “İngilizce'yi öğrendin, Matematik, Fizik, Kimya vs. onlarca ilmi öğrendin de, Kur'an'ı niye öğrenmedin?” derse, “Televizyonun başında ya da bir kısım oyunlarla, yüzlerce belki binlerce saatini harcadın; ya Kur'an için kaç saatini verdin?” diye sorarsa ne cevap verebileceğini düşünmelidir.
Diğer taraftan o gün Kur'an, insanlar hakkında ya şefaatçi veya şikayetçi olacak. Kur'an o gün bazıları hakkında, “Bunlar benim için vakit ayırdılar, emek çektiler, beni düzgün okumayı öğrendiler, öğrettiler, beni gece-gündüz okudular, benimle amel ettiler” diyerek onlara şefaat edip onları Cennet'e götürürken, biz şikayetçi oldukları arasında kalırsak, bizi kim kurtarabilir?” diye düşünmeli değil miyiz?
Öyleyse, “Girdik reh-i sevdaya, bize onur, bize gurur lazım değil” deyip yaşımıza, başımıza bakmadan, Kur'an öğretebilecek fem-i muhsin sahibi isek öğretmeye, değilse öğrenmeye seferber olmalı değil miyiz!? Şu yaz mevsimini bir Kur'an mevsimi haline getirmeli değil miyiz!?
Bilhassa çocuklarımızı bir fem-i muhsin önünde, talimiyle, tecvidiyle dörtbaşı ma'mur öğreninceye kadar takip etmeli değil miyiz!?
Bir de dünyanın her yerinde Kur'an öğrenme ve öğretme imkanından bahsettik. Bunun Allah'ın bir lütfu, bir nimeti olduğunu, bunu değerlendirerek şükrünü eda etmezsek Rabbimizin bir şekilde alacağını hatırdan çıkarmamalıyız.
Üstad Bediüzzaman hazretleri, Re'fet abiye yazdığı bir mektubunda (oğlu için), “Mübarek ve bahtiyar Bedreddin'in başından öperim. O, Kur'an okudukça bana dua etsin. Öyle masumların duası inşaallah hakkımızda makbuldür. Onun validesi olan ahiret hemşireme ayrıca dua ediyorum. Bedreddin gibi bir evlat sahibesi olduğundan tebrike şayandır.
Bedreddin'in okuduğu her bir Kur'an harfinin on sevaptan tut tâ bine kadar meyveleri vardır. Hem validesinin defter-i a'maline, hem hoca ve üstadının defter-i a'maline o sevaplar kaydolunur.” (Barla Lâhikası, s. 310)
Kur'an öğrenme ve öğretmenin ehemmiyeti böyle bir makâle ile anlatılamayacağı herkesçe müsellemdir. Nitekim, Yrd. Doç. Muhiddin Akgül bey bu mevzuda müstakil bir kitap yazmıştır. Hocamızın sohbetlerinde geçen konuyla alâkalı bölümler biraraya getirilse yine bir kitabın hacmine ulaşır.
Bizimki çocuklar için Kur'an mevsimi diyebileceğimiz şu yaz aylarının iyi değerlendirilmesi istikametinde küçük bir hatırlatmadır. Bu hatırlatmadan sonra; “Ey anne-babalar ve Kur'an öğreten hocalar! Şu yaz mevsiminde gerek camilere, gerek Kur'an kursu gibi yerlere Kur'an öğrenmeye gelen cıvıl cıvıl, oğlanlı-kızlı, birbirinden güzel, nur yüzlü çoçukların hepsi sabî. Bediüzzaman hazretlerinin ifadesinden anlıyoruz ki, “Essebebü ke'l-fâil/Vesile olan işleyen gibidir” sırrıyla onların aldığı sevabın bir misli de sizlerin amel defterinize yazılacaktır.
Bunu nazar-ı itibara alarak anneler yavruları Kur'an okumaya gidecek diye onlara daha çok sevdikleri şeylerle kahvaltı yaptırsalar, melekler temizliği ve güzel kokuyu sever diyerek, onları bayram namazına hazırlar gibi şefkatli elleriyle en temiz ve güzel elbiselerini giydirip, güzel kokular sürüp, şimdi sen Kur'an okurken daha çok melek gelip senin okuyuşunu dinleyecek, sen ve hepimiz daha çok sevap kazanacağız deseler ve onları öpücüklerle, dualarla uğurlasalar; babalar da yine güleryüz ve şefkatle ellerinden tutup onları bayram namazına götürür gibi bir sevinçle götürüp hocalarına teslime etseler, Hocaları da onları güleryüz ve şefkatle hoş âmedî etseler, onların yaşları icabı yaramazlıklarını, gürültülerini anlayışla, sabırla karşılasalar, teneffüs vakitlerinde onların seveceği bazı yiyecek ve içecekler ikram etseler, yine teneffüslerde ve derslerden sonra onları yaşlarına göre gruplara ayırıp sevdikleri oyunlardan oynatsalar, derslerini geçtikçe birer çikolata, birer şeker dahi olsa küçük birer mükafaat, birer not/puan verseler, haftada bir velilerine onların öğrendikleri ve geçtikleri dersleri bildiren tebrik mahiyetinde birer not gönderseler ve sonunda güzel bir merasim yaparak birer sertifika ile onları uğurlasalar, çocuklarımız Kur'an öğrenmeye daha çok severek gelecek, derslerine daha çok ehemmiyet verecek, veliler ve hocalar da daha güzel neticeler alacaklardır inşaallah.
Dr. İsmail Büyükçelebi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kur'an Öğrenme mevsimi-Yaz!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: İslâm :: İslâmi Yazılar-
Buraya geçin: