Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 KENDİ SEÇTİĞİ SEÇKİNLERİNİ DIŞLAYAN MİLLET BİNDİĞİ DALI KESE

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

KENDİ SEÇTİĞİ SEÇKİNLERİNİ DIŞLAYAN MİLLET BİNDİĞİ DALI KESE Empty
MesajKonu: KENDİ SEÇTİĞİ SEÇKİNLERİNİ DIŞLAYAN MİLLET BİNDİĞİ DALI KESE   KENDİ SEÇTİĞİ SEÇKİNLERİNİ DIŞLAYAN MİLLET BİNDİĞİ DALI KESE EmptyPerş. 19 Ekim - 3:31

KENDİ SEÇTİĞİ SEÇKİNLERİNİ DIŞLAYAN
SEÇMEN-MİLLET BİNDİĞİ DALI KESER(1)
“….en faydalılarımız büyük kitaplar yazan,cart-curt öten,yanlış hesap yapıp binaları çökerten,beton köprülerin bir ton kaldıracağını hesaplayıp da 160 ton kaldıramayınca nasıl olup da yıkıldığına eseflenen mühendislerdir..”(Said Faik)İnsanımız mutsuz ve huzursuz ; git gide geçim şartları – yıllarca bir umut olarak telkin edilen ‘kemer sıkmaktan öteye’- toplumun nefesini kesiyor, her gelen yeni yıl , bir öncekini sosyal,siyasal,ahlakî ve ekonomik bakımdan aratıyor olması,temel insan hakları ve demokrasinin iyiye yönelmesi şöyle dursun; Susurluk’ta ve benzerlerinde ortaya çıkan malüm “kirli bir yapının - oluşum”un ; “bürökratik oligarşik güçlerin” yeni imajı “derin devlet” sıfatını alarak uyguladığı perde arkası oyunlar ve “laikçi-hırsız-hortumcu patron medya”nın kamuoyunu “yanıltıcı” yayınlarla bireyin,dolayısı ile Türk Ulusu’nun doğuştan kazanımlarına ilişkin temel insan hakları ; diğer bir söyleyişle “hürriyeti” daralttıkça daraltıyor.

Milletimizin alın teri emeğinin her sene 40-45 milyar dölâr faiz hortumu yoluyla kravatlı laikçi oligarşik zümrelerce hırsızlanarak milyonlarca vatandaşın yoksulluk derecesinin altında , bir ekmeğe muhtaç hale düşürüldüğü bu pis kumpas süreçte cilalı hırsızların irtica tehlikesi var paçaları kirli çakallar korosunu öttürmeleri de eklenince huzur adına bir behre kalmıyor doğal olarak.


İnsanları içselleştirilmiş gerçek bir sevgiyle gözlemleyin ; Ruslar gibi somurtuyoruz, mütebessim olanımız hiç yok..

“Laikçi - hırsız - hortumcu patron medya”nın genel nüfusa göre bir elin parmakları sayısı diye tabir edebileceğimiz “putlu” ve “isterik mutlu” ; aynı zamanda Türk Ulusu’nun ahlaki yapısına olanca tersliğiyle , “köy yanıyor kahpe taranıyor” atalar sözüne uygun bir şekilde “kahkaha-göbek atarak ,dölâr banknotlarını eğlence mekânlarında uçurtan”ları göstere göster işte Türkiye; işte Türk milleti diyerek şen ve şakraklıklarını “gülen bizim insanlarımız” olarak asla görmüyor ve kabül etmiyoruz..

Mütebessim ve gülmekten kastımız, umutla bakamayan, çoluk çocuğuna yarınları tevcih ederken güvenceli ve dolayısıyla mütebessim olamayan, ezici çoğunluk-orta direk ve işsiz-aşsız bizim insanımızdır ki, işte onlar,biz yani; topyekûn millet gülemiyor-uz..

Bizim öz temel kültürümüzün ilkelerine göre zaten alınteri emeğinin dışında edinilmiş herşey kötünün kötüsü hınzır pisliğidir ve kahkaha kerih kabül edilmiştr.İki günü müsavi geçenin ziyanda olduğu bilinciyle hareket eder,dolayısıyla ekonomik imkanları elverse de israf edemez,kırıp dökemez,isterik kahkaha savuramaz ve savurmaz.

Öteden beri insanlarımızın tebessümden yoksun bırakıldığı dikkatimizi çekiyordu, ancak malüm, kasıtlı ve hinoğlu hinlere özgü bilinçli ekonomik kirli-kriz; rantiyeci soygun sürecinin gemi azıya alarak yaşamımızı kötüden betere sürüklerken insanlarımız gülmeyi,tebessüm etmeyi tamamen unutmuştur.

DELİ GÖMLEĞİ ANAYASAYI KİM DEĞİŞTİRECEK?

Geçen günlerde bir üniversite kampusunun özel terminal Halk Otobüsü’ ne bindiğim de insanlarımızın mutsuz ve çaresizliğine bir kez daha tanık olmuştum..

En ön sıradaki koltuktan inen bir yolcunun yerine oturmak üzere basamakları çıkarken, adı geçen otobüsün kaptan şoforünü esenleyip oturur oturmaz sağ yanımdaki yolcu vatandaşıma da selâm verip tebessümle ilgilendiğimi gören şofor bey, otobüsü yürütmek üzere elleri ayakları devinim halindeyken; “Günde 10 saatten az olmamak üzere mesai süresince binen ve inen yolcuların teki bile ilgi gösterp merhaba demediklerini” ifade ederek, “Siz” dedi; “Nev-i şahsına münhasır bir kişiliğe sahipsiniz..”

Beni onore etmesi pek tabii ki hoşuma gitmişti..Kaptanla tanıştık; --kendi ifadesiyle söylersem--: “Benim de yarım Yalovalı’dır” dedi..

Otobüsü kent içinde aheste aheste yönlendirip direksiyonu döndürürken ; sohbeti bol bir adam; yarı hemşehrim, dedim kendi kendime,zira, insanlarımızın Ruslar gibi niçin somurttuklarını -- ki, bu onun tanımlamasıydı--, kendince teşhis edip anlatmaya koyuldu:

Tanıdık bir hukukçunun kendisine açıkladığı gibi, meriyetteki anayasanın dünyadaki en ilkel, en gerici ve totaliter, ülkenin gelişmesinin,milletin refahını önleyen bir anayasa olduğunu naklettikten sonra, doğal olan ses tonunu birden bire değiştirerek öfkeye dönüşmüştü:

--“550 tane milletvekili var Milletin Meclisi’nde , hiçbir işe yaramıyorlar, ülkeyi ; halkı hiç biri düşünmüyorlar; halkı sevmiyorlar, tek düşündükleri şey kıyak emeklilik ve süper maaşları” diyerek, art arda ve sert, öfkeli,gayz dolu ses ve sözleriyle:

--“Değiştirseler ya çağdışı anayasayı? Niçin anlaşamıyorlar? Maaşlarının artırımında, kıyak emeklilikte bütün siyasi partiler sorun çıkartmadan ittifak edebiliyorlar, ancak millet ve ülke söz konusu olunca boğazlaşıyorlar, küfürleşiyorlar Millet Meclisi’nde..”

Kaptan şoforümuzün konuştuğu süre boyunca ona, arka koltuklarda oturan (--10’da 7-8’i üniversite öğrencileri olan--) yolculardan da yoğun destekleyici ifadeler almıştı..

Kaptan şofor –ki bu sıfatı kendine layık gören de oydu-- , tanıdık hukukçudan sürekli aktarımlarla milletin seçtiği seçkinlerine; milletvekillerine yüklendikçe destek sağlayıp bizleri aydınlatırken, sağ yanımda suskun duran yolcunun sesiyle tepkide ittifak sağlayan bizlerin sesi kesilmişti:

--“Koca kaptan” dedi; “O hukukçu dostunuz çağdışı,ilkel ve ülkenin gelişmesine,milletin refahına engel olduğunu söylediği anayasaya az bile demiştir, Eski Yargıtay Başkanı ve şimdi de Bilkent Üniversitesi Öğretim Görevlisi olan Doç.Dr.Sami Selçuk da (“Meri anayasa tadil edilemez ‘yani düzeltilemez’; anayasamız, 12 Eylül Darbesi’nin Türk Milletinin başına geçirdiği deli bir gömlektir..”) diyor; yüzde 92 oranla “EVET” diyenler değiştirseler ya,niçin değiştir mi yorlar? Sizin öfkenizi anlıyor ve kısmen de katılıyorum; haklısınız,ama yine necip milletimizin oy desteğiyle parlamentoya giren laikçi-hırsız-hortumcu patron medya ve rantiyeci holding milletvekillerinin de epeyi bir yekün oluşturduklarını göz önünde bulundurursak anayasanın değiştirilebilmesinin ne denli imkansızlaştığını göreceğiz.

“Diğer bir yanda meri anayasa milletvekillerine --deyim yerindeyse-- sınırsız bir yükumlülük yanı sıra habbe kadar yetkilendirirken, oligarşik güçlere de sınırsız yetkiyle birlikte hukuk kapsamı dışında bir de dokunulmazlık ile sıfır yükümlülük verdiğini de söylemiş midir hukukçu tanıdığınız.. Bir matah sandığımız O 550 milletvekilinin toplamının yetkileri bir üst seviyedeki bürokrat yönetmelik komisyonun yarısı bile değil.Siz Türkiye’yi 550 milletvekili ve onların arasından oluşan hükümetlerin yönettiklerini mi sanıyorsunuz? Eğer bu minval üzere sanıyorsanız benim size tek bir sözüm yok,varın öyle bilin ama bilgin tamamen yanılsamadan ve yanılgıdan ibarettir..”

Kaptan şoförümüz bu hiç beklenmedik karşıt sesin sahibine iyice belinin çarkını döndürerek dikkatle baktıktan sonra:

--“Kimi ve ya kimleri kasdediyorsunuz? Anlayamadım,kim değiştirsin çağdışı anayasayı?” dedi..

--“Canım koca kaptan, anlayamayacak ne var ki? Masum küçük çocukları ve akli dengeden yoksun mazlumları istisna ettikten sonra ; 6 Kasım 1982’de 20 milyon seçmenden 19 milyonu –hukukçu tandığınızın değimiyle çağ dışı,ilkel,ülkenin gelişmesine ve milletin refahına engel olan anayasaya yüzde 92 oranında oy ile destekleyen bizlere, Türk Ulusuna diyorum, biz niçin kırmadan,dökmeden, demokratik,hukuk zeminde sivil gücümüzü kullanıp aleyhimize olan anayasaya verdiğimiz desteğimizi geri çektiğimizi yüksek sesle dile getir miyoruz,neden getiremiyoruz?

“Bu deli gömleği anayasaya aldanıp, aldatılıp – islamcısından milliyetçisine, laikçisinden kemalistine kadar--- yüzde 92 oy vererek elimizi,kolumuzu bağladık, gelceğimizi kararttık,desteğimizi geri alıyor ve milli bünyemize uygun,tarihi birikimimizden usarelenen, kendi inanç ve dünya görüşünden ilhamla kaleme alınan,özgür temele dayanan, halkın ve ülkenin refahını önceliyen hükümlere havi anayasa istiyoruz,desek diyorum.

“Kendi egolarına göre hareket eden,hal ve tavırları ile küçük dağları biz yarattık, Türkiye bizim çiftliğimiz, top yekun Türk milleti de bizim kölelerimiz, diyen mavi kanlı düzenbaz tanrılara, bakın, Türkiye’nin bölünmez bütünlüğü , üniter yapısını ve laik sisteminin koruyucuları söylemleriyle cirit atarlarken,pervasızca her türlü hukuk dışı çirkeflerde bulunuyor, görevlerini kötüye kullanıyor ve paçalarından gizlenemeyecek kadar kesif akan pisliklerini örtmenin gayretiyle, (“ yüce Türk milletine…”) diye sevgi cilası, vatanperver foyası, bulunmaz İngiliz kumaşı afra-tafralarla dikur çektiklerini görmüyor muyuz?

“Biz millet olarak aynı içerik ve dıştan oyalı,boyalı ve foyalı diskurları dinleyerek deli gömleği ve sizin hukukçu yakınınızın deyimiyle çağ dışı,ilkel anayasaya,gelecekte elimizi – kolumuzu mu bağlayacak, geleceğimizi karartacak mı bakmadan sürü psikolojisi ile yüzde 92 oranında oyla destekle miştik, değil mi? Koca kaptan, şunu kabul etmek zorundayız: biz torunları için tohum ekmeyi bilmeyen yazı kültüründen yoksun ve dolayısıyla zihni epeyi bulanık bir milletiz.Şimdi pırasa doğrar gibi seçim günü sandık başında oylarımızı doğruyor ve seçtiğimiz seçkinlerimiz olan millet vekillerine zılgıt çekip çaresizlik tiyatrosunu oynuyoruz..”

Sadece otobüsün motor ve lastikleriyle dışarıya özgü şehrin deviniminden kaynaklanan doğal atmosfer vardı, bizim terminale yol alan otobüsümüzde ise sessiz bir ortamda adını bile bilmediğimiz bir vatandaşın hepimizin hayretini çeken farklı ve haklı olan bakış ve kendimizi hesaba çeken , kendimizle yüzleşmemizi söyleyen bir ses kalmıştı.. Kaptan şöför tekrar ona dönerek, “Ne diyeyim, siz siz bu konuyu iyi biliyorsunuz sanırım ve ben de haklı buluyorum;ama bir itiraft da bulunacağım ki, deli gömleği anayasaya ben vaktiyle beyaz oy vermiştim..” dedi..
--DEVAM EDECEK--
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KENDİ SEÇTİĞİ SEÇKİNLERİNİ DIŞLAYAN MİLLET BİNDİĞİ DALI KESE
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Siyaset :: Genel Siyaset-
Buraya geçin: