Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 İNÖNÜ ZAFERİ'NİN GERÇEK KAHRAMANI KİM? VE TARİHİ BİR LEVHA

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

İNÖNÜ ZAFERİ'NİN GERÇEK KAHRAMANI KİM? VE TARİHİ BİR LEVHA Empty
MesajKonu: İNÖNÜ ZAFERİ'NİN GERÇEK KAHRAMANI KİM? VE TARİHİ BİR LEVHA   İNÖNÜ ZAFERİ'NİN GERÇEK KAHRAMANI KİM? VE TARİHİ BİR LEVHA EmptyPaz 15 Ekim - 1:26

İNÖNÜ ZAFERİ’NİN GERÇEK KAHRAMANI

VE TARİHÎ BİR LEVHA



Özellikle öğrencilik dönemi başarısız geçmiş,deyim yerindeyse, “çift dikiş”le bir lise diploması almış ve kimileri “üniversite mezunu” – ortam bulurlarsa -- (hem kitap okumamakla da övünen), kır-varoş tabakanın filozofları, (--her mahallede,her kahvehanede bu türden mebzul miktarda bulunur;dedelerini bile tanımayan bu nevi şahsına tipler-), yanı sıra aydın titrisi bulunan,hatta akademisyen ünvanlı olanlar da dahil,tarihe ilişkin tanımlamaları –dolayısıyla algıları--; “kör uğraş ve bir bakış” şeklinde değerlendirenleri var ki,akla seza,tarih,onlara göre bir “ilim dalı” değildir, hikayedir, --sabırla dinleyin onları--,hikayeden kastettikleri şeyin, “masal” olduğunu anlarsınız ; hikaye ile masalı ayırdedemeyecek kadar “mertek”tir dimağları..



Hikayenin ilmî ,mantıkî,riyazî ve aklî,hayatî olduğunu,yaşanmış ve ya yaşananabilir “gerçek” çi içerik ve çerçevesinin varlığından haberdar değildirler.Bu türden mebzul miktarda var olmalarının birinci sebebi eğitim sisteminin kifayetsizliği ve özellikle de tarih öğreticileri-hocalardır.



Lise son sınıfta okuyan bir grup öğrenciye ağabi edasıyla sohbet eden bir üniversite mezununa yan masadaki sohbetlerine kulak verdim de şaşa kalmadım ama geleceğimiz adına genel eğitim ahvalimizin bir resmini görmekle onmaz sancılar yaktı ruhumu.Çin Setti’nin Sultan Fatih Mehmed’in akınlarına karşı inşa edildiğini anlatırken ukalalığı, feci yanlışı gülünç kayışladığı uyarıldıktan sonra kendinin sayısalcı olarak taktimle pişkinliği de kötüden beterdi.



KRAVAT TAKMASINLAR,TIRNAKLARINI KESMESİNLER



O nedenle, Matematik öğreticileri-hocaları isterlerse tırnaklarını kesmesinler , tıraş olmasınlar,saçlarını da taramasınlar ,el-yüz yıkamasınlar,kravat da takmasınlar,şık ve tertipli giyinmesinler,istiyorlarsa pırtıl-hırpani arz –ı endam edebilirler,ama “tarih” ve “edebiyat” öğretmenleri-hocaları ise böyle olmalarına “asla” izin verilemez,verilmemeli; onlar da böyle bir davranışta bulunmamalıdır.



Bir milleti,bir medeniyeti,bir devleti “yok” etmek isteyenlerin ilk kurdukları tuzak ve kapanlar geleceğin neslini “tarih” ile “edebiyatı”nı ve “lisan”larını eksik,yanlış ve gereksiz,hatta “bayağı” derekesine indirmektir..



Evet, “kültür emperyalizmi”nin ilk kapanı ve ilk tuzağı hedefteki millet ve devletlerin boyası ile boyanarak yani ondan biri, içinden biri ve unsuru görüntü ve izlenim vererek işe başlamak ve işbirlikçilerini yetiştirerek tasfiye eder.Biz bu sürece 1838’de ilan edilen Hattı Hümayun ile resmen girmiştik.



“İnsanlar ihtiyaç duydukları gerçeklerden uzak kalmasınlar..Doğru kararlar,ancak doğru bilgiler üzerine bina edilebilir.



“Tarih yaşanmış bir zaman birikimidir.Tarihe sansür uygulanmamalıdır ve herkes bildiği gerçekleri anlatmalı ,belgeler ortaya koymalı..Tarihte bilgi ve belge saklamak insanların önünü aydınlıktan ışığı çalmak,mercan kayalıkları arasında yol alan bir geminin rotasını belirlediği deniz fenerinin söndürmekten farksızdır.Belgeleri yok etmek , insanlığın geçmişine yönelik bir saldırı olur.Tarih,insanlığın geleceğine ışık tutan bir geçmişi ifade eder.”*



Tarih nedir? “..ilim,keyfî varlıklara tabi olmayan, araştırıcılık esası üzerine kurulu ,düzenli kategorilere ayrılmış bir kavrama formülüdür ve şu üç ana ilkede özetlenir: a) ana kategorilere ayırım (tasnif), b) tâli kategorilere ayırım (tahlil), c) genel hükümler ,yargımla (netice)..



“O halde tarih bu tanıma göre ilim nedir? Bu soruya cevap vermeden önce şurasını iyice belirtmek gerekir ki tarih “tedvin” ameliyesi değildir. “Tedvin” işlemi bir edebî kompozisyon sanatıdır.. Ve bu manayı ifade eden teknik tabir “tarih yazıcılığı” dır..



“Tarihî olaylar tarih yazıcılığından önce vuku bulur ve mazide yaşayanların hallerini , geride bıraktıkları eserleri ve belgeleri inceleme ,onları eleştirme ve yorumlama opersyonudur. İşte ‘tarih’ sözünden bu anlaşılır.. Ve bu kavram araştırma , inceleme ve gerçeği arama işlemini ihtiva ve prensiplerine uygun biçimde olur..Böyle olunca da tarih, bir ilim sayılır.”**



TARİHÎ BİR LEVHA ve İNÖNÜ ZAFERİ’NİN GERÇEK KAHRAMANI



Bu giriş ve özet açıklamadan sonra, altı çizilecek bir çok cümleyi ihtiva eden tarihî bir levhadan,bir anekdotu gün yüzüne bir nebzecik olsun çıkaralım:



Y.K. Karaosmanoğlu , “İkdam” gazetesinin 6 Nisan 1921 tarihli sayısında, “İnönü Zaferi Yahut Metristepe’den Görülen Şeyler” başlıklı bir yazı yazar.



Refet Paşa: “Birinci İnönü Zaferi münasebetiyle İsmet’i bir millî kahraman mertebesine çıkaran makalenizi okudum,çok şairaneydi doğrusu,fakat, hakikatle hiçbir alakası yok” der..



Y.Kadri, “Şu halde , M.Kemal Paşa’nın İsmet Paşa’ya çektiği tebrik telgrafı da sizce bir şiirden mi ibaret?” sorusu karşısında, Refet Paşa kahkahalarla güler :



“Ona ne şüphe” der ve şöyle devam eder: “Bahsettiğiniz telgrafı yazanın da sizin edebiyatçı arkadaşlarınızdan biri olduğunu bilmiyor musun?”



(Söz konusu telgrafı Hamdullah Suphi Tanrıöver yazmıştır: “Türk’ün makus talihini yendiniz”.)



Refet Paşa’nın mezkur sözüne Y.Kadri Karaosmanoğlu şaşırır, ne anlama geldiğini bilemez. Cenup Cephesi Kumandanı Refet Paşa’nın müstehzi kahkahalarla sözünün devamındaysa Y.Kadri iyice afallar:



“Hem o telgrafta bir adres yanlışlığı da var; M.Kemal Paşa telgrafı İsmet Paşa’ya değil, İnönü Zaferi’nin gerçek kahramanı Miralay Fethi’ye göndermeliydi, zira, ilk ağızdan bir hezimete dönmek üzere olan bu muharebe son dakikada o fırka kumandanının aldığı insiyatif ve sarf ettiği gayret sayesinde kazanılmıştır.”***



Y.Kadri,mezkur açıklamaları bir takım şahsi dargınlıkların ifadesi diyerek inanmaz ve üzüntüyle karşılar,fakat Garp Cephesi Harekat Dairesi Başkanı Kurmay Albay Tevfik Bıyıkoğlu’nun İnönü Muharebeleri’ne ilişkin yazdığı rapor ve İsmet Paşa’nın Divan-ı Harp’te yargılanmasını istemesi üzerine Y.Kadri, Refet Paşa’ya inanır ve haklı bulur.



Demek ki İnönü Savaşı’nın muzaffer komutanı İsmet Paşa (İnönü) değil, Miralay Fethi Bey imiş;ama ne acıdır ki,Türk Tarih Kurumu orada lok taşı gibi oturup ne işe yaradığı sorularına muhatap olmasının büyük bir gerçekçi payının da olduğu kesin.Kurtuluş Savaşımızın bile halen tam gerçek mahiyetiyle tespit edilmediğini görmekteyiz.



“..Doğru yargılara varmak için,doğru bilgilere muhtacız.Dünün doğru bir şekilde tahlili bu günümüzü inşa ederken yanlışlıklara düşmememiz için şarttır.Dünün bilgi ve tecrübesi ışığında,geleceğin umudu ile bu günümüzü inşa edecektir.Tarih insanların ortak mirası idi.Dünün yenilgileri ve başarıları dünde kalmıştır.Bu gün onu anlamlı kılacak olan şey,başarıları ve başarısızlıkları ile tartışılması idi.Bu konuda tarihten belge saklamak ya da sansür uygulamak,tarih tartışmasını yasak kapsamına almak,insanlığın ortak mirasını gasp etmek anlamına gelebilirdi.”****



TARİH BİR MİLLETİN YÜZÜNÜ SEYREDEBİLECEĞ AYNADIR





“Şu halde cemiyetimizin sakat,bozuk ve aksak cephelerini ele alır ve dile getirirken ,kastımız menfi bir teknik ve yıkıcı bir hücum olmamalıdır..Bize lazım olan , hasta evladına yedi dağın otundan ilaç toplayan bağrı yanık bir ananın iyilik ve şifa yolundaki gayreti ve titizliğidir. Gerçekten de eşi bulunmaz şanlı tarihimizin sıra dağlarından, bugünün

dertlerine ilaç toplamak, en kestirme ve en tesirli çarelerden biri olsa gerek.



“Bir cemiyet için tarih , yüzünü seyredebilecek tek cilalı ,tek doğru konuşur şahittir.Şu halde kendimizi tanımak için,her şeyden evvel,suçlarımız ve meziyetimiz ile bizi aksettiren bu aynanın yüzündeki tozları silkelemek icap eder. Milliî hafızamızın gelişmesinde, millî haysiyetin teşekkülünde ve maşeri bünyenin kıvamında, tarih şuurunun ne derece sözü seçkin bir terbiye unsuru olduğunu taktir etmek için bir deve yükü malumata sahip olmak gerekmez.Zira millî iftihar ve hatıraların uyandırıcı ve öğretici durağı, her vesile ile günlük hayatın içinden konuşur ve her fırsatta elinize bir ölçü verir.”*****



Tarih, ünlü bir yazarımızın deyimiyle , “ne övgü ne de sövgü”dür.Tarih,gerçeklerin aynası,bir bilim dalı ve belki de ilimlerin anası ve milli hafızasıdır.Tarihe bu bakış ve yaklaşımla hemhal olmaktan uzak bir toplumun var olması ve var kalabilmesi çok zordur..



Tarih toplumun aynasıdır,demiştik;tarihsiz kalmak,geçmişini bilmemek,geleceği olmamakla eş anlamlıdır.Ve tarihe sansür uygulanırsa eğer,bir başka deyimle tarihe hilafı hakikat girerse o masal olur ki, o toplumun alt beyni gelişemez, çocuk kalmaya mahkumdur..



Tarihini bilmeyen de olduğu gibi, tarih yapamayan milletlerin varlığından söz etmek, at kuyruğu altındaki sinekten farksızdır. Tarihten ilham alamayan milletin hafızası tozlu aynadan yansıyan nesneden farksızdır ,böyle olunca, tarih ile usture - masalların utopyalarında yok olur toplumlar.

DİPNOTLAR:

*Abdürrahman Dilipak,Bir Başka Açıdan Kemalizm,Beyan yay,3. baskı,1988,shf.17.

**Büyük İslam Tarihi,Çağ Yay.,cilt:1,shf.26..

***Y.Kadri Karaosmanoğlu,Politikada 45 Yıl,İletişim Yay.,İst.,1984,shf.46-50..

****A.Dilipak,y.a.e.shf.9..

*****Samiha Ayverdi,Hatıralarla Baş başa,Kubbealtı Neşriyat,İst.,1977,shf.67..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İNÖNÜ ZAFERİ'NİN GERÇEK KAHRAMANI KİM? VE TARİHİ BİR LEVHA
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Siyaset :: Genel Siyaset-
Buraya geçin: