Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 "PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI"(2)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

"PEYAMİ SAFA  NAZIM HİKMET KAVGASI"(2) Empty
MesajKonu: "PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI"(2)   "PEYAMİ SAFA  NAZIM HİKMET KAVGASI"(2) EmptyPaz 1 Ekim - 16:26

“PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI”(2)

Ergun Göze’nin yazı konusu edindiğimiz mezkur eserini okumaya devam ediyoruz; Nazım Hikmet gibi Rusya’ya firar etmiş bir başka komünist olan Zekeriya Sertel,1968’de neşredilen “Hatıralarım” eserinde şöyle yazmaktadır:

“ ‘..Nazım,daha çok komünizmi yaymak ve etrafındakileri komunizme kazandırmak meraklısıydı.Onun için tartışmaların en önemli ve devamlı konusu komunizmdi.Bu konu,Peyami Safa’yı çileden çıkarıyordu.Peyami,çok zeki ve çok kabiliyetli bir gençti.O sırada ‘Fatih-Harbiye’ romanıyla edebiyat aleminede dikkat çekmişti.Nazım,onu davaya kazanmaya çok önem veriyordu.Onun bütün itirazlarına ve hırçınlıklarına,bir peygamber sabrıyla katlanır,onu inandırmaya çalışırdı.Fakat,Peyami,zeki olduğu kadar da kötü ruhlu bir adamdı..Çok içki içer,hatta esrar kullandığı bilinirdi..Bu bakımdan da Nazım’ın tam zıddı bir tipti.Nazım’ın çevresinde yarattığı etkiyi kıskanır,onun ak dediğine,mutlaka kara derdi.Nazım’ı kıskanıyor,onun etkisine düşmekten konkuyordu.Bütün bunlara bakmayarak,Nazım’ın onu kazanmak umudunu bırakmak istemiyordu.Peyami de tesirine,Nazım’ı komunizmden caydırmak için çalışıyordu,fakat bu çabasında yalnız kaldığını gördükçe deliye dönüyordu.Bu karşılıklı tartışma aylarca sürdü.Sonunda Peyami Safa faşizmi seçti ve bizden ayrıldı.

“ ‘Ateşli bir anti-komunist kesildi ve bütün ömrü boyunca faşizme hizmet etti.Komunizme ve komunistlere şiddteli hucumlar yaptı..Hele Nazım’a ve bizlere karşı uydurmadığı iftira,yapmadığı jurnalcilik kalmadı’

“ İnsan sormadan duramıyor,Peyami Safa bu iki ne demiş,komünistsiniz,Bolşeviksiniz,sizin vatanınız Türkiye değil,Sovyet Rusya demiş..Bu sözler de iftira ve Jurnal imiş..Allah bazı insanlardan hem utanmayı,hem aklı beraber alıyor galiba..Pekiyi,Peyami Safa’yı söylediğinden haklı çıkaran,herkesin içinden kaçtığı demirperdenin* gerisine, biz gideriz tersine,diye kaçan sizsiniz.Komunizmi yasak** eden de Türk anayasası.Sizin tarzınızla söyleyeyim ve Türk babayasası,hala Peyami Safa ‘ ya iftira etmekte mana var mı? Ne biçim şeydir bu? Ya faşist dediğiniz Peyami Safa,Berlin’e*** kaçsaydı siz haklı olmaz mıydınız? Belki o gün için Peyami Safa’ya ‘iftira etmek’ denebilirdi,ama bugün sizin iftira edilecek yeriniz kalmış mı? İşte böylece Peyami Safa komunist olmayınca,tu kaka olmuşkötü ruhlu olmuştu..Komunist ve vatan kaçağı Nazım da cici ruhlu herhalde”(s.127-129)

Adı anılan eserinde Göze,üstad Peyami Safa’nın, “..dayak attığı,polemik falakasından geçirdiği isimleri şöyle bir liste vererek iddiasını literatürü tarayarak ifade ediyor:

“Yakup Kadri,Ahmet Haşim,Nadir Nadi,Nurullah Ataç,Ahmet Emin Yalman,Nazım Hikmet,Zekeriya Sertel,Sabiha Sertel,Aziz Nesin”^yer almaktadır.

Yazar Göze,Peyami Safa’nın,Muhsin Ertuğurul’a yönelik yazdığı bir cevabî yazısını mezkur eserine alıntılamış; biz de bu çalışmamızda söz konusu yazıyı özetleyerek alıntılayacağız:

“..klasik bir tasnife göre üç türlü Allah tasavvuru vardır;birincisi,gerçek maksatlara mahsustur;Allah kâinatındadır,tam bir kudret,şuur ve iradedir,her şeyi o yaratır..İkincisi,Panteist görüştür:Allah,kâinatın dışında değilm,kendisidir,var olan her şeyin yekünüdür,toplamıdır..Bir yaratma kuvveti yok,fakat kâinatın içinde onu bir plâna göre,başlangıçtan b.eri tekâmül ettiren bir kuvvet vardır.Allah odur…Üçüncü tasavvura göre,ki bilim adamlarının,bilhassa hekimlerin,büyük bir kısmı öyle düşünürler.Bu kuvvet vardır,fakat şuursuzdur,daima daha ileri şekiller doğuran kör bir iştir..

“Birinci Allah tasavvuru transcendant (Türkçesi yok), ikinci ve üçüncü immanent (Türkçesi yok) bir kudretin tasavvurudur.Yani birincisi dıyşarıda,ötekiler içeridedir.

“Üçünsü tasavvur bir zıddlık ve bozuşma içindedir..Çünkü nereye gittiğini bilen ve daha ileri şekiller vücuda getiren yaratıcı bir kuvvet şuursuz ve kör olamaz..Nereye gittiğini bilmeyince de,aynı istikamette bir tekamülün yaratıcısı olamaz.Fakat,her üç tasavvurun da Allah’a inanış vardır,fakat ona atfedilen vasıflar değişmektedir.

“İlâhî bir adalet inancı,bu üç tasavvurun dışına çıkamaz.Çünkü sırf tabiat nizamı içinde adaletten eser olmadığını herkes bilir.Cemiyet nizamı içindeki adalet ise (İlâhî) değil,(beşerî) dir.O halde,Muhsin Ertuğrul,İlâhî bir adalete inanmakta samimî ise,Allah’a inanmakta da samimidir ve derhal Marksist olmaktan çıkar.Temenni ederim ki bu hidayete ermiş olsun”.(s.157)

Bizim yukarıda alıntıladığımız pasaj,Peyami Safa,bir dostunun, “Muhsin Ertuğrul’un ‘İlâhî adalete inanırım’ cümlesi Allah’a inandığının delili midir?” sorusu üzerine ifade edildiğini belirtelim.Daha geniş bilgiye ulaşmak istiyenler adı anılan eseri Safalı Yılmaz Tüzün Ataç/Halk Kütüphanesi’nden bulur ve etraflıca bilgi edinebilir..

Türkiye’de, “..Alman ırkının her ırkın üstünde olduğu fikrini savunan bir kitabın yayımlanması” üzerine Peyami Safa’nın 3 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi’nde Hitler’e hitaben yazdığı bir makaleyi mezkur eserden şu kısa cümleyle alıntılayalım:

“ ‘..Almanya’da en üstün ırkın Türk ırkı olduğu iddiasında bir kitap çıkması Şansölye **** Hitler müsaade eder mi?’”Yazar Göze,Peyami Safa,faşist Almanya’ya karşı Türk milletinin şeref ve haysiyetini büyük bir celadetle koruduğu o günlerde anti-faşist Nazım Hikmet’in başka şeylerle meşgul olduğunu ifade ederek,şu anekdotu yazıp tavrını kanıtlar:

“..O günlerde Ayasofya müze haline getirilmişti..Bunun üzerine zevkten dört köşe olan Nazım,zevkten sekiz köşe olmak için başka akıllar da veriyor.Diyor ki,işte şimdi Ayasofya,lâyık olduğu mevkie yükseldi amma,bu kâfi değil..Bizim bir çok böyle hakiki mevkilerine yükseltilmesi icap eden binalarımız var..Meselâ Süleymaniye Camii onu da derhal müze yapalım,iş tamam olsun,birincisi Türk varlığını müdafaa ederken öbürü Türkün her sahada şahsiyetini ve manevî köklerini kurutmak için uğraşıyor ve sonra kalkıp hakaret ediyor..Bu seciyeyi devamlı karşımızda bulacağız..”

Bir grup aydının tartıştığı ortamda,Falih Rıfkı: “..ehh canım,uzatmayın,ne olur bir tanecik de komunist şairimiz olsa..” der;Ahmet Haşim acı nüktesini şöyle dile getiriyor:

“Beyefendi,beyefendi,başınızda bir bit olsa,siz ehh, bir tanedir ne çıkar diye aldırış etmez misiniz?” der,bu minvali Ergun Göze şöyle tevil etmektedir:

“..Haşim’in bu espirisi,aslında Türk münevverinin bir kısmının gafletlerinin tecellisinden ibarettir.Evet,,şimdi Haşim mezarından doğrulup da: ‘Ben size demedim mi? Bit,bittir..Bir tane de olsa yine bittir..Halkın,sizin gafletiniz yüzünden bana Fransız emperyalizminin Hacı Ayvazı diye hucüm etmeye sıkılmayan Nazım Hikmet isimli bitin,memleketteki sürfeleri Moskova’da kızıl emperyalizmin azat kabül etmez köleliğine kendisini adayan üstadlarınının Türkiye’de hala ve bütün bunlardan sonra ve bizlere karşı,müdafaasını yapıyorlar..Biti müsamaha ile karşıladınız,katlanın şimdi sürfelerine dese haksız mı olur acaba?” (s.178)

Tan Gazetesi’nde,Peyami Safa, “..saltanat tahtı kurduğu fıkracılık***** sahasına” Nazım Hikmet’in de müstear isimle katıldığını,aynı sayfanın iki köşesini paylaştıklarını ifade eden Göze’ye göre,efkârı umumiye****** Nazım Hikmet’e antipatiyle tavır almıştır,dolayısıyla adı anılanz gazetenin de isteği üzerine Nazım,Orhan Selim imzasıyla yazılarını yayımlar;yazar Göze’nin kaleminden takip edelyim:

“..Peyami Safa derinlikli ve felsefî,fikrî tartışmadan yanadır ama Nazım Hikmet,fikrî hucümlarla,küfürlü tecavüzleri karıştırmaktadır.Nazım,fıkracılıkta da Peyami’ye nazaran yaya kalır.”

Mezkur iki polemik yazarına zaman zaman yandaşları da katılır;Yakup Kadri,Nazım’a yönelik yaptığı eleştirilere karşı Nazım’ın hicviyeleri ard arda geliyor..Nazım’ı kazanmak için Peyami’nin gayretleri boşa çıkar,umudunu keser..Peyami Safa’nın Nazım’ı kazanma umudunu yitirdikten sonra kaleme aldığı seri yazalırından, “Biraz Aydınlık/2” dizisinin bir bölümünü alıntıyalayım:

“..felsefesini Karl Marks’ın berber ve kasap çıraklarına kadar kolayca öğretilen umumî fikirlerinden, estetiğini ve nazmının artık her yerde,Rusya’da bile modadan düşmüş uslubunu ve şeklini Maikovski isminde bir Rus şairinden olduğu gibi almkıştır,,Bizim Nazım,kolay fikir,kolay sanat,kolay şöhret avındadır.Kolay fikir, o kadar kolay ki birkaç cümleye sığıdırabilir..İnsanlığın tarihi istihsal tarihidir..Faktör,sadece ekonomiktir..Müstahsil ve mestehlik arasındaki münasebetin ıslahı,mülkiyetin ortadan kaldırılmasına bakar.Poleterya esiridir..Ona hürriyet vermeyen burjuva cemiyeti için helak olmak mukadderdir. Kadın da esirdir ve cçemiyetin iktisadî bünyesi değişmeden kurtulamaz..Mücerret sıfat ve estetik yoktur.İsterseniz şair diye bir adam da yoktur.. Orak çekiç markalı kalemini mazlum sınıf lehine kullanan ve düz lakırdılar yazan bir kavga adamı vardır..İşte o kadar. Arkaaasından da, ‘Hey bana bak,ulan,avanak,dangalak,salak,tombalak’ gibi birkaç sesli kafiye teşpih ve imza..Nazım su katılmamış burjuvadır..Ve en sahte tarafı,komünist tarafıdır..”(s.213) İnsanın zihnine ve beynine dirilik kazandıran ve bir döneme ışık tutan mezkur eserin içeriğini ve keyif veren polemikleri irdelemeye devam edeceğiz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
"PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI"(2)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Siyaset :: Genel Siyaset-
Buraya geçin: