Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
AnasayfaAnasayfa  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 "PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI"(1)

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
mustafa bîhaçlı
Profösyonel Kullanıcı
Profösyonel Kullanıcı
mustafa bîhaçlı


Mesaj Sayısı : 66
Yaş : 68
Localisation : YALOVA-AYAZMA
Kayıt tarihi : 02/08/06

"PEYAMİ  SAFA  NAZIM HİKMET KAVGASI"(1) Empty
MesajKonu: "PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI"(1)   "PEYAMİ  SAFA  NAZIM HİKMET KAVGASI"(1) EmptyPaz 1 Ekim - 15:54

“PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI”(1)

Her kitap bir “ırmak” tır; ırmakların zararlı olanları çok azdır, -ki, Türkçemizde bir deyim vardır: ‘Akan su kokmaz,(pis değildir-, çoğu faydalı ve ab-ı hayattır/lar..

Kitap ırmağının suyu içildikçe kanmak,doymak mümkün değil; iştiyakınız,susuzluğunuz gittikçe artar,yani okudukça artar/çoğalır;(ve pek tabiî ki insanın zihin ve ruhunu besler,geliştirir); ne ki , ırmağın suyunu ne kadar çok iştiyakla içseniz de bitirip tüketemezsiniz.

Dahası,kitap ırmağının suyu içildikçe,yani tüketildikçe çoğalır,gelişir,büyür.Kitap bilgidir, bigiyse hikmek ve kuvettir; “Bilginiz kadar kuvvetlisiniz” sözünün çok derinlikli anlamı olduğu ârif olanlarca malümdür.

Bir kitap ırmağını değerlendireceğiz/okuyacağız gayret ve gücümüz nispetince.İştiyşakımız nispetince ırmak
ab-ı kitaptan yudum yudum içeceğiz.

İki aydına ilişkin muhtevadaki konu edineceğimiz kitap;farklı inanca, tam zıt iki kutba sahip ideolöjiye inanan iki aydının senelerce süren polemeklerinin hacimli bir dosyası niteliğindeki kitabın adı bu yazının-çalışmamızın başlığına uyarladık, (Ergün Göze,Yağmur yayınları,3.baskı,1975);eserin müellifi,konu ile ilgili belgeleri tarayarak ve çok yakından tanığı olduğu polemiklere bir de kendi bakış ve değerlendirme açılarını ekleyerek yorumlamış,çok kıymetli bir eseri gün yüzüne çıkartmış.

Efendim,bilindiği üzere,Nâzım Hikmet ateist bir şair-ozandır.Peyami Safa ise muvahid bir düşünür ve yazar-romancı.Adı geçen eserin muellifi Ergun Göze,Necip Fazıl Kısakürek’in, “Bâbıâli” isimli eserinden,paragraf başlığında, “Hengame” metninden yola çıkarak bir dönemde N.Fazıl’ın Fransız otomobilleri satan bir şirkette “ ticarî servis” şefi olarak çalıştığını ve bu Fransız şirketinin adı da, “Millî Oto” olduğunu ifade ederken; hayatının çok renkli ve hareketli olduğu dönemler diye vurgulamaktadır.Biz de bu satırları okuduğumuzda da biraz acı ve yakıcı hüzünle tebessüm etmiştik. “Millî Oto”..Günümüzde, Ay-yıldızlı bayrağımızı peçeleyerek,sapına kadar Japon olan Derby Ali Desidero Millîyetçi nara-reklamlarla halen aynı içi boş,taklitçi;hiçbir şey üretemeyen,borç lüksüyle afra-tafra atan zihniyetin devam ettiğini,ağlayanımızın bile kalmadığını görmekle müftehir mi olalım?Taktir okurun.

Peyami Safa,Cumhuriyet Gazetesi’ndeki “Edebiyat Sayfası” nı yönettiği dönemde de “Genç Şair” in yazmaya başladığını öğreniyoruz.

Nazım Hikmet’e ilişkin ilk bilgileri adı geçen eserden şöylece aktaralım:
“..Nazım Hikmet’i gırizî hararet mesafesinden,yani çok yakından tanımayan,onun ne heykelleşmiş bir ahmak olduğunu anlayamaz ..” (s.395) denilmektedir.

Nazım Hikmet’i fizikî ve ruhî tasvirlerden sonra şu satırları adı anılan eserden aynen alıntılayalım:

“..O kadar aptal ki,biraz sıkıştırılınca, ‘Ben sizin yanınızda şahsiyetimi ve kafamı kaybediyorum’ diyecek ve yağlı kasketini altun saçlarına oturtup kaçacak derecede.Her şey onda,geri,ileri,sınıf,zümre,burjuva,köylü,patron,işçi gibi tabirlerle,Moskova tertibi ezberleme bir logaritme çerçevesi içine (tarife) leri halinde. Genç Şair, (N.F.mbihacli) onu,kendisinden iki-üç sınıf yukarıda olarak Bahriye Mektebi’nden tanır ve şiire ne bebekçe başlayıp onu bir Rusya seyahati sonunda ne kartalozca bitirdiğini bilir..Ağızı süt kokan ve ‘Ben de müridim işte Mevlâna..’ diye mısralar heceleyen bebekten, ‘Hafız-ı Kapital(*) olmak istiyorum’ narasını basmaya memur,iki eli belinde ağzı bozuk kartaloza kadar..”
Yorumlamaya çalıştığımız adı geçen esere göre, Nazım’ın şairliği öykünmeden/kopyadan ibarettir; öz-kaynağı,kendine has uslubu,poetikası yoktur,şu satırları okuyalım:

“..Ona bir gün Genç Şair demiştiki: -‘Sen komünist şair Mayakovski’nin mukallidisin.O,komünist rejimin Rusya’ya nakşından sonra, ‘Bu beni tatmin etmiyor ve ben artık buna inanmıyorum’ deyip kafasına bir kurşun sıkarak intihar etti..Ya sen niçin ustanı sonuna kadar takip etmiyorsun?”

Mezkur sualin yanıtı şöyle:
-“Onun sonunda sapıttığına inanıyorum da ondan..”
-“Ya sonunda sapıtanın başındaki haline nasıl güvenebiliyorsun?” (s.395) Son suale yanıt şöyle geliyor:
-“Ben (burjuvaların) mantık palavralarına metelik vermem..”der.
Bir başka zaman,olayın tanığı olarak tarihçi Emin Ali ile aralarında geçen tartı/şmaya da mezkur eserin satırlarından takip edelim:

“.Meseret Kahvehanesi’nde oturuyorlar..Emin Ali,Nazım Hikmet,Peyami Safa,şu,bu..Nazım maddeciliği müdafa ediyor ve insanda her şeyin madde elem ve hazzına bağlı olduğunu,ruhî hadise ruhî ölçü diye bir şey olmadığını ileri sürüyor..Emin Ali,dudaklarında gayet zarif bir tebessüm:

-“Öyle mi,diyor;öyleyse sana 5 lira vereyim ve maddî ırzına talip olayım..Razımısın?’

“Nazım Hikmet ne de olsa çocukken aldığı terbiye ve duyduğu erkeklik haysiyetinden,bu teklife ‘Olabilir..Bir şey lazım gelmez’ diyemiyor,fakat işi namus ve haysiyetini ahmakların ahmağı şu cevapla izaha kalkıyor:
-“Razı değilim,çünkü maddî vecaı (=ağırı,sancı,sızı.mbihacli) vardır..
“Ve Emin Ali hedefi 12’den vuruyor: -‘Öyleyse 2.5 lira vereyim de badana edeyim..Razımısın?’

“Fikir ve dâva uğurunda hiçbir galiz ve müstehcen tarafını görmeden göz önüne serdiğimiz bu tablo her çizgisiyle gerçektir ve bu son mukabele karşısında hebennake (=kendini zeki ve becerikli sanan ahmak;ahmaklığıyla ünlü kimse.mbihacli),Nazım Hikmet gıg diyemeden apışıp kalmıştır..İstanbul efendisinin (mistik)ruhuna yenilen (materyalist) mantık..” (s.396-’97)

“Niçin yazdım?” sualine yazar Ergun Göze, “Bir Nazım Hikmet furyasıdır gidiyor..Boy,boy,çeşit çeşit,renk renk kitaplar..Hepside Nazım Hikmet’e izafe ediliyor..” şeklinde bir cevaptan sonra şöyle sürdürüyor sözünü:

“Birkaç seneden beri Türkiye’deki yoldaşların (eskiden Komunistlere böyle denilirdi.mbihacli), ‘taktikası’ bu..Ölen körlerinin badem gözlü olduklarını görmüştük ama,ölen vatan hainlerinin ‘Vatan şairi’ olmaları bir yeni moda;yeni,acı,garip ve gülünç moda..”

Yazar Ergün Göze,mezkur eserini kaleme aldığı dönem,196O’lı yıllar.Söz konusu edilen Nazım Hikmet furyasına ilişkin gerekçelerini şu satırlarla açıklıyor:

“..furya kitaplarından birini almak zorunda kaldım..Çünkü içinde Peyami Safa’nın ismi geçiyordu..’ Nazım Hikmet’in Polemikleri’..Nazım Hikmet için yazılmış bu kitapta en çok Peyami Safa vardı..Hem de kasıtlara,kısıtlamalara,sansürlere,makaslamalara,ters tefsirlere rağmen bütün haşmetiyle Peyami Safa..Tabiî bu husus,biraz hâdiseleri ve Peyami Safa’yı bilenler için daha çok böyleydi..Demek,Nazım Hikmet furyası işi bu kerteye getirmişti.Bir çamur selinin bahçesindeki fidanları kaplayıp,çiçekleri soldurması,örtmesi gibi..Türk fikir bahçesinin en nadide çiçeklerini de, güneşlerini de artık Nazım Hikmet kızıl çamuru ile sıvamaya gelmişti.”(s.15-16)

Yazar Egün Göze,üstad diye tebşir ettiği Peyami Safa’yla sabahlara kadar;ahlak meselesinden eski Babıâli hatıralarına,felsefî nüanslardan siyasete kadar yaptıkları sohbetlerinden bir bilgi notunu Peyami Safa’dan şöyle aktarıyor:

-“..Ahhh,Ergun bey,şu meselemizi,şu konuştuklarımızı,bizim ordunaryüs pröfesörlerle (12 Eylül 1980 İhtilâli’ne kadar böyle bir akedemik unvan vardı.mbihacli) konuşamazsınız;yüzünüze aval aval bakarlar,yoktur böyle meseleleri..Kafalarının böyle meselelere tahsis edilmiş bir yüksük kadar kovuğu yoktur..Ne alaylı şeylerdir..Basit teknisyen,masum olmayan tercümecilerdir..Ben bunun için bunlara profesör ışkırlak diyorum..Üniversite ruhundan ne kadar uzaktırlar..Bakınız şu memleketin haline.’ Boyuna dış seyahatlere çıkarlar..Ne götürürler,ne getirirler? Ne fikir götürürler,ne de bir fikir getirirler..”(s.29)

Yazar Ergün Göze,Peyami Safa’nın sohbet halkasında tanıdıklarını bir başlık altında tanıtıyor eserinde,şu birkaç isimden bahsedelim:

Mustafa Şekip Tunç,Hilmi Ziya Ülken,Ahmet Hamdi Tanpınar,Ağaoğlu Ahmet,Nadir Nadi,Fazıl Ahmet Aykaç,İsmail Hami Danişmend,Yusuf Ziya,Onhan Seyfi gibi Türk fikir ve sanat adamları yer almaktadır..

Nadir Nadi ile ilgili bilgi verilen pasajda, Peyami Safa’nın çalıştığı Cumhuriyet Gazetesi’nin geçirdiği dönüşümler;bir birinin zıddı ilginç zik-zaklar:

“..bir ara Nazi taraftarı idi.. Sonra devrimbaz oldu..Şimdi de kopkoyu sol..Nadir Nadi de öyle..”
Yazar Ergun Göze,üstadı Peyami Safa’dan aktardığı şu satırlarda Nadir Nadi’yi anlatır:

“..elinde bir cetvel,muzip bir tavırla kapıya gelir.. –‘Devrimler bir muzdur,ne niyete yersen olur,der kaçardı..Her şeyini babadan devralmış Nadir Nadi bir gün,her şeyini sıska ve hastalıklı bir vücudu herkülleştiren irade ve kafayla kazanmış mütefekkir Peyami Safa’ya ‘Kart yobaz’ diye sövdü..Üstadın cevabı öldürücü idi:

-“Siz insanı cildinin tazeliğiyle mi,yazdığı ciltlerle mi değerlendirirsiniz? Kitap muharriri Nadir Nadi,o kadar alındı ki hemen makalelerini toparladı ve bir cilt halinde neşretti..Bu kitap bir mağlubiyet bayrağı idi.İşte,kitabı, ustad iki kelimeyle iptal ediverdi: ‘Kırpıntı bohçası’..Bir gün Babıâli’nin tarihi yazılırsa,Peyami Safa’nın oğlunun ölüm ilânlarından işbu Cumhuriyet Gazetesi’nin ‘Mevlâ Rahmet eyleye’ duasını çıkardığını zikretmeyi unutmamalıdır..” (s.44.45)

Yazar Ergun Göze’nin adını zikrettiğimiz eserinin 1930 –‘4O’lı yılarını içeren entelektüellerin ilginç ve bir o kadar da öğretici eserini burada (kısmetse) irdelemeğe ve yorumlamağa devam edeceğiz.(DEVAM EDECEK)..
Dip not:
*Kapital:Marks’ın kitabı; Marksismin manifeztosu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
"PEYAMİ SAFA NAZIM HİKMET KAVGASI"(1)
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Siyaset :: Genel Siyaset-
Buraya geçin: