Unutulan Bosna

Bazı okuyucularımın haklı olarak “Bosna unutuldu ya da bazı güçlerce unutturuldu” görüşüne bütün içtenliğimle katılıyorum. Çünkü başkaları gibi ben de Bosna-Hersek ile ilgili yazı yazmamak hatasına düştüm. Kaldı ki, 1992 yılında “Yazarlar Birliği”nin (Makale) dalındaki ödülü bana verildi. Bu ödülün veriliş gerekçesi ise “Bosna’daki Sırp zulmünü devamlı gündemde tuttuğum” içindir. Buna ilaveten Bosna Ordusunun plaketi Türkiye’de sadece bana verildi. 1 Ekim 1974 ile Temmuz 1993 başına kadar Bosna-Hersek ile ilgili 113 adet yazım “Ah Bosna” isimli kitabımda neşredildi. Sırpların Bosna-Hersek’te uygulamış olduğu zulüm, baskı, ırza tecavüz, işkence ve soykırım neticesi Bosna-Hersek halkı İslamiyetle yeniden tanıştı ve O’na sığındı. Dünya üzerinde yaşayan Müslümanlar ise eskiye nazaran birbirine daha yakınlaştı. Yaradılanların en faziletlisi, en şereflisi, şan ve şerefi çok yüce olan sevgili ve şerefli Peygamber Efendimizin “Batı’da bir Müslümanın ayağına diken batsa Doğu’daki Müslümanın bunun acısını hissetmesi gerekir.” mealindeki sözleri hayatımızda kıstas ve rehber olmalıdır.
Bu arada 17 Ağustos 1999 depremine yardım eden İslam ülkelerinin bu yardımı, bazı medya tarafından gizlendi. Dün Bosna, Çeçenistan, Kosova ve bugün Keşmir, Doğu Türkistan, Habeşistan, Burma ve daha nice yerlerde uygulanan soykırım Endülüs’ün devamıdır. Endülüs’ten bu yana Hıristiyan Haçlı zihniyeti asla değişmemiştir. Sadece taktik ve metod değişmiştir. Son deprem sebebiyle Batı’nın güler yüzüne asla aldanmayınız!..
Bosna, Kosova, Çeçenistan, Keşmir ve diğerleri ne ilk ne de sondur. Ama İslam dünyasının uyanışının başlangıcı ve manevi dönüm noktasıdır. Anadolu’nun ve İstanbul’un “Batı Cephesi”ndeki savunma hattı Bosna, Kosova, Sancak, Rodoslar, Batı Trakya ve Üsküp’ten başlar. Bunlar Anadolu’nun ileri karakollarıdır ve bunlar düşerse Anadolu düşer. Osmanlı İstanbul’u fethetmeden önce Balkanlar’ı fethetmiştir. Kosova’nın fethi 1386’dır. İstanbul’un ise 1453’tür. Bu ise Osmanlının muazzam bir stratejisidir. Türkiye’nin 14’te biri yüzölçümü ve 30’da biri nüfusa sahip Bosna-Hersek; Kuzey Kıbıs Türk Cumhuriyeti gibi Türkiye’nin “Yavru Vatanı” olmalıdır. ABD ile AB arasında Bosna katliamından önce “Gizli protokol” imzalanmıştır. Bu protokol tek maddeden ibaret olup: “Avrupa’da hiçbir ülkede Müslümanların sayısı %10’u aşamaz.” Bu maddeye dayanarak AB, Bosna’da katliamı planladı. Bu iddia Belçika’daki Milletlerarası Hukuk Enstitüsü Başkanına aittir. Balkanlar; dinler, mezhepler, diller, kültürler mozayiğidir. Osmanlı devrinde en az 13 millet aynı mahallede oturmuş ve aynı çarşıda san’at ve mesleğini icra etmiştir. Osmanlı hakimiyetinin zayıflaması ve bilhassa sona ermesi ile Balkanlar’da huzur ve güvenlik kaybolmuştur. Bu Batılı tarihçi ve siyaset uzmanlarının görüşüdür.
Boşnakların Slav kökenli olduğu tezi yanlıştır ve Sırpların uydurduğu bir görüştür. Boşnak kelimesi Bosna’da yaşayan “Bosneik”ten gelir. Boşnaklar Bosna’nın yerli halkıdır ve bu halk Anadolu’dan bilhassa Konya, Bursa, Karaman’dan gelenlerle karışmış “Evlad-ı Fatihan”dır. Sırplar Bosna’ya Osmanlı devrinde geldiler. Bosna-Hersek’te en eski Sırp Ortodoks kilisesi 1547 tarihlidir. Bosna halkı Türk kavimlerinin ve Osmanlı’nın karışımıdır. Bosna ile din birliğimiz olduğu gibi etniklik birliğimiz de vardır. Osmanlılar’ın Balkanlar’a girişi Kosova Zaferi ile 1386’da gerçekleştirildi. 1428’de Bosna Osmanlı’ya vergi vermeye başladı. 1463 yılında Fatih Sultan Mehmed Han’ın seferi ile Bosna Krallığının tamamı Osmanlı hakimiyetine girdi. 1480’de Hersek Dükalığı Osmanlıya katıldı. Bosna-Hersek’e Osmanlı Devleti 415 yıl, Avusturya-Macaristan 40 yıl, Yugoslavya 84 yıl hakim olmuştur. Osmanlının bu uzun hakimiyeti hoşgörü, adalet, din ve vicdan hürriyeti ile insan haklarına saygısından kaynaklanmaktadır. Osmanlı Devletinde Bosna’dan 13 kişi Sadrazamlık, 5 Kaptan-ı derya, 3 defterdar ve binlerce yüksek seviyeli bürokrat görev yapmıştır.

Yankılar
Yılmaz Altuğ
04 Eylül 1999 Cumartesi
yilmaz.altug@tg.com.tr